- livâz -I. suyun döşüne oturdu bir suna ud sesiyle yudu kendini ilkel bir zaman taradıkça saçları ayçadır arşlanan taraça göğsünde kibele emziriyor bir tanrıça tarih ellerimde kanatlanmaya alışan rengi sütçül bango cevaz bir sızı harçerli yüreğimde aşk dilimde mecaz bir dua hicaz bağrımda ağlıyor yusuf yüzlü çocuklar II. oğul dedi şuracığımda anam ol bakır rengi işlemeli karanfil ve zencefil mendil dedi emanetti getir sure-i tahrim’den toprağı bir teyemmümlük vaktla bir doğulu kız ağlaşır gözlerimle kalay bir tasta pişer ana kokulu tarhana çorban oğul/otu serpele maraz sineme hangi dilde büyür şimdi kürdi yarayla avunan karanfil III. ve zümrüt hırçınlığında ten nehrim’i dalgalandırdı rüzgâr bir ökçelik korkuyla attı yüreğim örselenmiş mezar taşı gibi uzandı dizlerimin ucunda sonra anam henüz kozadan çıkmış mor kelebekler gibi uçamadan hebâ edildi çocuklar IV. korkuyla kılıç kalkan savaşıp ansızın kendime sarıldım |
bu kadar üstüme varma benim...
uykum var..