Ruha Düşen Çileler II...
Ruha Düşen Çileler II…
Leylinde girdim yine benim bildiğim bağa, Söyle, pusu küser mi başı engin bir dağa… Gün gelir usanır mı yatağından nehirler. Sen gittin terk eyledi beni bütün şehirler… Duydum ki; alevlerin kucağında büyüyen, Sessizce kanatlanıp Kaf Dağında uyuyan… Semender, küle dönmüş bahtı karardı diye, Aynalar taş kesilmiş benzin sarardı diye… Dertten derde dolaştım sevdan ile binevâ, Kalbimdeki yangına sunmadın tek bir devâ… Bekledim bir ilmeğin düğümünde muzdarip, Yazık ki; şu ömrümde cân garip, canân garip… Fukara hayallerin beşiği oldu gönlüm. Bir aşkın son sabahı sararıp soldu gönlüm… Sessizlik takvimlerin sırtına ağır geldi. Şu virân hayatıma bir başka çığır geldi… Çığır ki; bir nakkaşın fırçasından döküldü. Uykusuz gözlerimden uykularım söküldü… Tenhadaki gölgeler kuytularda sızınca Felek benim ömrüme sensizliği yazınca… Son sevda baharında hüzün açtı lalezâr, Bir ney’in ah sesinden duyuldu son ahûzâr Ve sen bir çift göz ile sunulan şarab-ı Aşk. Bense hasret şehrinin mihmânı harab-ı Aşk… Sensizlik doldururken senle dolu yüreği Kırıldı saatlerin pas tutmuş zembereği… Son kez seslendim sana boşluğa düştü sesim. O an mahzun kalbimden çekildi son nefesim… Hasret eşiğe çöktü ağladı ardım sıra, Ve böylece kapandı sevda denilen yara… Senin kalbine sükûn ömrüne bahar düştü. Benim ruhuma sükût bahtıma mezar düştü… YusuF Mescioğlu Yirmidörtocakikibinoniki. |
Tebrikler kaleme...