beklediğim en kalabalık yolculuksun..aklım yüreğime dar geliyor.. işte bu yüzden odalara yayılır hüzün/ lal kesmiş bir sözün/ ışığa küsmüş bir gözün/ kabuğundaki yanıktır zaman ki hani bazen.. gerçekten kokar.. bazen de.. gerçeğim dediğinden korkar.. (. . .) g/özlerimin içi ağrıyor/ ışığın mı kaçtı ne? anlam veremedim.. hani biliyorum.. bir şeyler oluyor.. genzime kaçıyor kılçığı.. birkaç kelimem kekeme.. şimdi tamda istediğim gibi cümlede kuramam.. yarından sonra tekrar mı denesem.. kim bilir belki daha tenha bir akşam veya kalabalık bir gece.. belirsiz.. bilmiyorum.. yaşamadım.. bana yardım etmek ister misin? sağ göğsümün üzerine ayak topuklarını dayamak ister misin? omurgalarımı kırmak ister misin? boğazımı kesmek/gözlerimi oymak.. ne bileyim dilimi felan koparmak ister misin? ben olmadığımda/ çok daha mı iyi olacak dünyan sanıyorsun... bundan emin misin? az önce damarımdan yüreğime teğet geçtin bilmem farkında mısın? yüreğime/yüreğinden sızan duyguların teğet geçti.. kapatıyorum gözlerimi hemen şimdi/ şu saniye ve an.. arkamı dönmeden ama beklediğim en kalabalık yolculuksun ya hani.. bir şehirden/diğer şehre kaç saat sürüyorsa kapatırım.. o kadar uzun su/sa/rım/da yanında.. dilersen konuşabiliriz lakin önce camın buğusuna adını yazman gerek.. ünlü ve ünsüz harf uyumuna uymayı unutmadan hem de.. anlaşılır bir dille ki kendi kendimle kaldığımda kördüğüm oluyor seslerim ve işte o an işitemediğim/duymadığım tek şey kendim oluyorum.. şey bi de.. bi de şey.. gözlerimi kapattım evet.. gözlerimin içi ağrıyor.. bu kadarı ile yetineyim bana yetsin.. dillenmeyen söze gelemeyen diğer şeylerde sana uyu şimdi.. (...) |