DERDE BOYANDI ÖMRÜMSeyrinde düş büyüten, küçük bir andı ömrüm Gel gör ki o tabloda, derde boyandı ömrüm Âşıklık libasını, sabır ile kuşanıp Bir bıçakla kemiğe, gelip dayandı ömrüm Saçının sadakası, üç-beş tane tel ile Gönül iskelesine, hızla bağlandı ömrüm Hüzne kapı kapayan, kahkahalarla değil Tüm yol ayrımlarında, zar-zor yaşandı ömrüm Hükmü çoktan verilmiş, bahtsız bir mum misali Bir kibrite yaslanıp, yandıkça yandı ömrüm Yarin gönül bağından, bir çiçek deremezken Onca hayale dalıp, boşa harcandı ömrüm İçimdeki boşluğu, duman ile örerken Minicik bir tablada, odla sınandı ömrüm Masum bir balıkçının, oltasında can verip Kimseye yar olmadan, suya vurandı ömrüm Üstümden akan sular, yatağını buldu da Ne bir damla ıslandı, ne de uslandı ömrüm Binlerce kez çektiğim, papatya fallarından Kim bilir ne ümitle, sona kalandı ömrüm Yaradan’ın ipiyle, arştan arza uzanan Hakikat şakulünde, bir düz bir yandı ömrüm Zannetme ki hüsranım, üç-beş günden ibaret Doğduğum günden beri, zarar ziyandı ömrüm Seyrinde düş büyüten, küçük bir andı ömrüm Gel gör ki o tabloda, derde boyandı ömrüm! YAVUZ SELİM TOPRAK |