Haykırış
Benziyorum sanırım Nazım’a
Adına şiirler yazdım onlarca Onsuz olamayacağım dedim her satırda Ama bak ayaktayım hala Kanım dolaşıyor bir şarap misali damarlarımda Renk katacak bedenime yıllandıkça Sahi, yıllanabilecek mi acaba? Şu an yine bir çeşit sarhoşum anladığım kadarıyla Sanki ruhum bedenimden ayrı yaşamakta Ruhum belki sahil kenarında Belki boğazda Belki İstanbul da... Ama bedenim daima Yeşil türbenin altında Trilye yıkıklarında Bursa da.. Seninde böyle olmamış mıydı be Nazım Ruhun ve bedenin ayrı yaşamamış mıydı yıllar boyunca Sen Pirayeni düşlerken hapishane koğuşlarında O şehir Pirayene sahip değil miydi daima Evet, kıskanıyorum o şehri aslında Nasıl göğüs gerebiliyor onca aşka Kimler geldi kimler geçti ama O hala ihtişamını korumakta.. Eyy! Uğruna savaşlar verilen Binlerce insan öldürülen şehir.. Senin surların bana sökmez Senin güzelliğin beni büyülemez Benim gözlerim zaten kör olmuş aşk denilen illetle. Senin nağmelerin beni alakadar etmez Kulaklar duymaz olmuş onun sesinin haricinde Şimdiyse sana sesleniyorum haykırışlarla Fakat önünde eğilerek değil, asla Başım dimdik, ardısıra Ya sevdiğimi vereceksin bana Yada karışacak kanım toprağına.. (05.01.13 sa:16.29) |
sarhoş edici bir güzellik ve derinlik.
herkes susmuş bu şiire.
bende susuyorum.
tebrik ve sevgilerimle..
muhteşem bir güzellik.
gökkuşağı kadar rengi olan.
gökyüzü kadar anlam veren
bir deniz gibi derinliği olan bir şiir.
aslında her şiirin öyle.