GETİREBİLSEM DENGEYE O İKİ KEFEYİGönlüme uzanan ve perdeleri kapatıp kimseleri göstermeyen sen, Haykırmak istedikçe sustuğum, sustukça da yalnızlaştığım dört duvarımsın Söylemek doğru değildir ama ızdırabından usandığım bir çilesin kaç kere denedim ama sökemedim o kadar derindesin bakmasan bana ya da görmesem seni ki beni yakan o ateş közlenmesin Bir yanım nefret etmek isterse de diğer yanım seni bilir bir tek renk düşünmek seni dünyayı iki elle tutmaya denk hayal etmek senle güzellikleri o dünyayı döndürmek demek günaydınımdır yüzümü yıkamadan önce, seni sevmek başka birşey istemezdim ki elimdekinden tutsa teraziyi hep denk Sevda tek yürekteyse terazi hiç bir vakit dengeye gelmez ya heyecanlıdır gönül sevdalanmaktan ya da isyankardır ve şikayeçidir bu yükün ağırlığından bir kefesi terazinin böyle inip çıkarken boştur diğeri ne sallanır ne de bir yük taşır, öylece durur umursamadan İşte içimdeki uslanmaz hep o dengeyi arar arar ki rahatlasın, tası tarağı toplasın ve uslansın uslansın ki binmesin bile bile batacak olan gemiye bakmasın boşa haybiye kıymet bilmeyecek gözlere ödün vermesin vefasız kalplere ve sahiplerine Şu devri alemde kazanmak isterim, beni aşağı çeken gönüldeki acizliğimi bertaraf edebilmeyi elimde bir silgiyle busbulanık sayfaları yeniden açıp silmeyi yaşanmamış saymayı sevgisizliği, yapayalnız kalmaları daha da önemlisi kendime kızgınlıklarımı umudum artık bir yerlerde beslediğim; ama çok uzaklarda, uzak zamanlarda yine de başka da olsa bir devran içindedir bilirim teselliye amade birileri keşke bilsem nasıl çağırsam ya da yakın etsem o uzakları değiştirsem dekorları, seyircileri ve sahneyi koysam diğer tarafa vefayı ve getirsem dengeye o iki kefeyi |