ŞEYTANhayatımın cüzamı, cüdam recanavar’a I zihne yağan karabasanda değil kuru hırsın çamur ayak izinde devinen karanlık dumanda değil evler, sokaklar, ışıklar içinde alevden elleriyle işte o diyor yakılan ormandan yükselen çığlık kanındandır diyor zerk ettiği kor buzul dağ içinde eriyen kemik ne aklın alır, ne sığar düşüne ama düşer cebindeki delikten alıp da koyarsın öpüp başına başı döner bu lânet iyilikten yüzünü başından silen taş keçe iki yüz bırakır sildiği yerde elini eline takar gizlice dert dilendirir iyileşen derde cüce devdir, güldüren aynasında ağlatan aynasında devler cüce siyahlar beyazlaşır kimyasında ince kalınlaşır inceden ince incelik harcıdır kaba işinde betonunda sevgi paslanan demir her bitişinde her yıkılışında zaaf kiracısı, ruhunuz ecir gözkapağı altından kipir kipir kör taklidi yaparaktan bakan hin hücreyi şaşırtan kanserli zehir kötü masallardan çıkartılan cin bu şeytan tanrısız tanrı gibidir inanandan yana yok sıkıntısı üç beş çocuk kaldı dinine münkir lâl dillerinde özgürlük şarkısı II külde de milde de o parmaktan iz neden o izlenir, melek cam kırsa kim kimin hocası, kim kime tilmiz hangisini kovmuş hisseden kıssa tasvirdeki uzun püsküllü kuyruk kuyruk sokumundan geri mi dönmüş hani elindeki üç dişli mızrak yerine mi çıkmış otuz iki diş sığarken bu iblis sözcük dimağa bin sözlük insana yeterli değil orman özetlenmez tek bir yaprağa beyinlerde nasıl gezinir cangıl melek dünyasına denge mi şeytan ‘ahlâk kefesi’nde iyiye mihenk ibreyi şaşırtır mıknatıs insan ne şeytan memnundur, ne mutlu melek şeytan kitapların keşfi değildir kitap yakanların eski icadı allahım aşkları bir daha bildir adlarınla onun yan yana adı ÖMER FARUK HATİPOĞLU (Edebiyat ve Eleştiri, 2006) |
muhabbetle....