Efsane Sorular
Akşamları pencerene hâlâ konar mı güvercinler.
Dudaklarında buruk tebessüm,yüreğinde özlem var mı. Balkonunda menekşeler,bahçende güller açar mı. Esen rüzgâr mı deli deli yoksa saçların mı. Yıldızlar kayar mı geceleri yine gökyüzünde. Dilek tutar mısın sevgiden,sevdadan yana. Yüreğin sızlar mı, anarmısın eski günlerimizi. Dualar donar mı dudaklarında ansızın. Şarkılar söyler mi yalnızlığın acısını. Geceler uzadıkça uzar mı biteviye. Yağmur yağar mı düşlerine inceden ince. Ben aklına geldiğimde gözlerin ışır mı. En onulmaz yaraların depreşir mi yürek başında. Akseder mi eşsiz güzelliğin ak ellerine. Gül yüzün süsler mi odayı ay ışığınca. Yanar mı kandiller kibritsiz bakışınca. Gözlerin mi beni yakan kirpiklerin mi. Denizlerime taş atıp giden hayalin mi. Umarsız kaldığım anda yetişen hayalin mi. Seni mutlandıran çaresizliğim mi, sevgim mi. Ürkek bir ceylan gibi bakar mı yine gözlerin. Yâdına geldiğimde için titrer mi. Ellerin mi beni sana bağlayan gözlerin mi. Bulutların arasından duyduğum, sesin mi özlemin mi. Leylâk kokuları sardığında akşamları. Ruhumu yakan hoş koku nefesin mi. Kalbimi yakan,kanıma giren kirpiklerin mi. Pencerendeki silüet,karanfiller mi ellerin mi. Üzüm gözlerin mi daha siyah, geceler mi. Bulutların yağmur getirmez mi çöllerime. Sensiz yanıp tutuşan yanlarım üşümez mi. Duyar mısın yüreğinde, sana olan sevgimi. Masallar anlatır mısın bana bitmeyen gecelerde. Saçlarını savurur musun buğday başaklarınca. Gelir misin bana dağları taşları aşarak, Sevda zambaklarının açma zamanı koşarak. Ankara, İbrahim KİLİK |