2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1406
Okunma
//Sen dağlarken kızıl şişle gönlümden süzülen söz uçlarını
Kelimelerim sökülüyor… güneş susuyor… bir ben gülmüyordum…//
Kurşun-i bir renk; tan vaktinde ağartmaya başladı karanlığı
en güzel renkleri serdi çiçeklerin ağaçların üzerine
kuşlar cıvıldaştı ceylanlar suya indi
narin kelebekler uçuştu salına salına kır çiçekleri arasından
meçhul ruhumun zindanında yankılanan bir sesti
etrafıma ördüğüm kozayı yırtan usul usul
çırılçıplak kalacaktım birazdan
kovulacaktım yalnız ruhlar cehenneminden
kanatlanıp uçuyordu duygular cennet hayalleriyle
ağaçlar altında kitaplar arasında
yeşil ovalarda su kenarlarında…
ikindi serinliğinde yanıyordu
karanlık dehlizlerimde sönmüş meşaleler bir bir
o vardı her yerde ve her şeyde;
yağmur esintisinde sevda türkülerinde hüzün şiirlerinde
gökkuşağının renklerinde
her seslenişimde
her bakışımda…
Susturmalıydı kulakları sağır eden fısıltıları
ve kır çiçeklerini.
Eteklerini çekiştirerek topluyordu renkleri
kızıllık karalanıyor koyulaşıyordu ufukta.
Sözler göç ediyordu kaz sürüsü düzeninde
yorulan soğuk bakışlardan soğuk duruşlardan...
Gölgeleri karanlığa gömmekteydi ışık
gölgeler!.. uzadıkça uzuyordu güneş batmaktayken
biliyordu!.. en uzun en büyük olduğunda yok olacağını
Güneş dürmüştü aydınlığını!!.
Zühre yıldızından başlayarak
yıldızlar serpiliyordu birer birer gözlere.
Çevreliyordu sahte gülüşler göz kırpmalar
sevgiyi kurtlara yem yapmak, kör kuyulara atmak için
ayrılık fısıldıyordu fıtrattan uzak kalbler...
O buradayım diyordu arada bir aynasından yansıyarak!..
Dondu birden güneş ay ve deniz
demir attı gemiler sessizliğin bilinmezliğine
suskunluğun çığlıklarına
martılar saklandı karanlıklara...
Yem atan çocuk yoktu
dönmüştü zifiri karanlık bastırmadan köyüne
kırıldı ince zayıf salkım söğüt dalından hayalleri
damdan düştüğü gibi soluğu kesildi
cehennem uğultuları duyuyordu içinde
yaşadığını bilmek istiyordu ses vererek kendine
çıkmıyordu sesi yitirmişti sözcükleri!..
anlatamadı hikayelerini ahraz ve sağırdı
emin olamadı yaşadığından.
Ölüyordu serçesi
kanatları kırık can çekişerek titrek ve ürkek
hayalinden gitmiyordu;
günden arda kalanlar
perde aralığından hayal meyal gördüğü saçlar
rüyalarında tutabildiği "ceplerinden çıkartmadığın eller"
uykusunda sardığı koklayıp sevdiği gülistanın azade gülü...
Duy sevgili!.. gözümün nuru ışığı
utandırılmayacak kirletilmeyeceksin
eksilmeyen bir sevgiyle özleneceksin
kıskanılacaksın kem gözlerden kirli düşüncelerden
renkleri alıp götürsen de kokunu getirecek rüzgar…
//...Sen umduğun cenneti bekliyorken arafta
Ben yalnızlığımı bağırdım kör kuyulara!!..
"Korktuğun kadar seviyorum seni!!."
Bil sevgili!..//
....21 Aralık 2012...
5.0
100% (5)