SUS !
Yalın ayak düştüm yollara
Zifiri gecenin ayazında Ayağıma batan çakıl taşlarına aldırmadan, Kaldırımlara dokunmadan yürüyorum usulca. Geceye sen yağıyor Ben tükeniyorum sen canda çoğaldıkça. Sesini fısıldarken hasret kulağıma Aşık ıslatan damlalar tenimi yakıyor Kalabalık bir yalnızlık ortasında Giderken cebinden düşürdüğün yıldızlar Usulca göz kırparak rotamı çiziyor. Tabuları yıktım usulca, Can diye canımdan geçiyorum. Hüzün bağlı gözleri dolunaya asılı bırakarak Geceye seni resmediyorum. Adın dilimde mutluluk türküsü mırıldandığım Aklı-firar eyledim! Ecel şerbetini aşk diye ellerinden içiyorum. Sus, sus ki hüznün büyüsü bozulmasın, Kelimeler bir sevdayı daha dar ağacına koymasın. Gözlerinde yudumladığım bir damla umut Ayrılık ağıtlarına meze olmasın. Sus! Sus ki serseri bir kurşun olup sessizliği vurmasın. Aşk ihtilalinden arda kalan prangalar boynumda Sessizce irtica ettiğim yüreğin sınırlarında Bir gün ayrılık çanları çalacaksa Sus! Hüzün yakışmaz buseler dökülen dudaklarına. Karadeniz misali asi bir masalı, Ege’nin meltemine savurarak Yasak girdiğim sınırlardan sessizce çeker giderim, Yeter ki beni sen uğurlama. Eceli yaren bilir susarım. |
Kelimeler bir sevdayı daha dar ağacına koymasın.
Gözlerinde yudumladığım bir damla umut
Ayrılık ağıtlarına meze olmasın.
Sus!
Sus ki serseri bir kurşun olup sessizliği vurmasın.
tebrik ederim, kelimeleri öyle güzel işlemişsiniz ki; inci gibi şiirin gerdanıda dizili cümleler olmuş. derin anlamlar içeren şiirinizi severk okudum.
saygılarımla.