Uğrama Şehrime Yar!
Zamansız özlemlerin şehri bu şehir!
Nice yolcuya han oldu kim bilir Her yolcudan bir hüzün taşır bağrında Her rüzgarda bir sevda masalı fısıldar kulağına Hüznün yağmuruna eşlik ederken gökyüzü Puslu gözlerin kalır ufukta Uğrama Şehrime yar! Yargısız infaza mesken bu şehir. Her köşe başında azrail kurtlar sofrasın kurar Meze eder ömrün yudum yudum yutar Can dediğin namusun şeref diye satar Melek yüzlü şeytanların meskeni bu şehir Sorgulamadan kalemin kırar Güneşin ahengi dökülürken geceye Yıldızların ağıtlarına yanar suskun yürekler Uğrama şehrime yar! Zamansız ölümler şehri bu şehir Nice sevdalar bıraktı dar ağacında Sancısı gün batımında saklı Nice yarını gömdü bağrına.. |
Her rüzgarda bir sevda masalı fısıldar kulağına
Hüznün yağmuruna eşlik ederken gökyüzü
Puslu gözlerin kalır ufukta
Uğrama Şehrime yar!
Yargısız infaza mesken bu şehir.
Uğrama Şehrime yar!
Bu şehirde, gözlerinden izler var.
Bana öyle bakmayacaksan,
Uğrama Şehrime yar!
Liseli, kaçamak bakışlarından kurduğum,
Dışa kapalı bir dünyam var.
Güneşimi perdeleme,
Yine öyle bakmayacaksan,
Uğrama şehrime yar!
Deprem salladı bu şehri,
Bazen de gecikti bahar.
Seninle kutsadığım dünyamı,
Ne sel, ne de deprem sarsar.
Yumuşak adımlarınla yürüyeceksen yine gel.
Ben aynı köşede bekleyen,
Yanık uçlu çınarım.
Dallarımı kıracaksan,
Uğrama şehrime yar.
Nazire yazmak şairlik değildir. Ama şiirdeki ayak, 40 yıl öteden gelmiş gibiydi. Hoş görün lütfen.