YALANCI TANIKtanrı yalancı dedi şaire siz tanığı dediniz çağının doğru maskeli şahinler mahkemesinde güvercin aklığından yana yalancı bir tanığım çocuklar öldürüldü gözlerinden namlu gözlü büyüklerce çekip memesinden dünyanın tamu emzirtilen çocuklar kör gördü, şaşı dünya dilimden duman tütüyor tanıktır kızıl çul dağdan dağa yazıyor yalanım var mı !.. var gelin bir tank resmi yapalım uzatıp uzatıp parmağımızı demir ejderha bir tank topunun karşısında bir çocuk ayazda serçe ayazı titretiyor bir anne yırtınıyor yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek top namlusu bakarak bakarak çocuğa ağlıyor namlu hiç ağlar mıymış bu işte benim yalanım ben bu yüzden hem tanık hem yalancı yalancı bir tanığım yalancı bir tanığım otuz iki dillinin tanığı dilsiz mahkemesinde sayın kan içre dolaşan heyet sayın et üye,sayın başkan kemik ve düşlerimi tutuşturan jüri: çekilmiş ilik topunuza karşı tanığıyım her ölümün ölüm kapı kapı gezen sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci tanığıyım yüz yıl sonrasına gidip gelerek elimde güneşli günler belgesi yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde elbette ki yalancı yalancı bir tanığım yarasanın gündüz mahkemesinde gecenin dilinden konuşurdu bir şahinin pençesindeki serçe ömer faruk hatipoğlu (Ateşi Utandıran Yangın, Yom Sanat, 2006) |
muhabbetle...