BÖĞÜRTLEN KIRMIZISI VADİMAh be Ne güneşler doğmuştu bir zamanlar Bu soğuk vadinin yamaçlarına Saçları örgülü bol etekli deli kız Döner döner dururdu her dala konan Muhabbet kuşlarının sevi sözlerine. Hürmetten etekleri tutuşur Bir o kadar büyürdü küçücük yüreğinde Serilirdi umutları gölge kalan her ağacın altına Üşürdü... Üşüdüğünü bilmezdi. Çocuk teninin akşam sefası güzelliği Geçen zamana inat parıldar Kutup yıldızını kıskandırırdı. Eline batan böğürtlen kırmızısı aşk Kanadı bir zaman Kanmadı soldurmaya güneşi.. Gece açılan kapılardan girdi durdu hayaller Küstü yıldızlar dişarıda kaldılar diye Kız küstü umuduna Çaldırdı nefesini yalan bir kolda. Vadinin üstüne doğmadı bir daha güneş Etekleri kısaldı Ömrünün kısaldığı gece gibi Yangın sardı etrafı Göz gözü görmez oldu Süzülen bir damla yıldız Kızın ayaklarını yaktı. Kız kendini ateşlerin en kor alevine sardı Sarıldığı beden de sonunu gördü. Buse DENİZ |
dar sokaklar poz veren eski dostlar gibi
mercedes gibi
turkuaz gibi
yaz gibi
fazla bir mektup son bir şans gibi,
küçük kız gibi
taktığımız sudan bileklik.