Herkes Yorgun..
Ben, bir zamanlar,
Her şeyi daha mı, çok seviyordum ? Daha mı, az yorgundum ? Yoksa, hiç mi ? Yorulmamıştım.. Öyle ki, hem çok uzak, Hem de çok yakın.. Düşünmedikçe uzak, Düşündükçe yakın.. Içime sindikçe kendimim, Dışa açıldıkça yabancıyım.. Yüreğimdeki o küçük insan, Işte o çocuk, hâlâ orada.. Arada sırada yokluyorum, Bıraksam hâlâ sevecek her şeyi, Hâlâ kanacak yalanlara.. Inanacak masumca, Tüm saflığı ile her türlü şaklabanlığa.. Çok canı yanan, çabuk olgunlaşırmış.. Kimse bilmiyor, kimsenin hikâyesini.. Oysa, herkes bir şeyler ekliyor, Bir diğerinin hayatına, Ne saçma ! Zamanı gelen gidiyor.. Kalıcı olanı görmedim daha.. Ölüm de var, Ayrılıkta... Hele bir de dost sandığın, Düşmandan beter olunca sana.. Gelde yanma.. Yorgunum ! Yordu beni fanilik.. Ne yöne dönsem, Karşımda sahte kimlikler.. Herkes yorgun, Herkes kaçıyor kendinden.. Belli ki bir tek ben değilim, böyle hisseden.. Olmuyor işte, Hiçbir şey, ya da hiç kimse, Eskisi gibi olmuyor.. Ne ölen geri dönüyor, Ne de giden.. Ne zaman geri akıyor, Ne de ! Insan çocukluğunu, muhafaza edebiliyor.. Şimdi, sorsam ! Kaçımız, hala sevinç duyabiliyor ? Kaçımız, sevebiliyor ? Kaçımız yaşamaktan korkmuyor ? Kaçımız ? Bir çocuk gülüşü ile, Her şeye sempati duyabiliyor ? Yorgunum ! Yordu beni fanilik.. Ne yöne dönsem, Karşımda sahte kimlikler.. Herkes yorgun, Herkes kaçıyor kendinden.. Belli ki bir tek ben değilim, böyle hisseden.. Yazan: Gönül Cesli |