ON İKİ ON İKİ İKİ BİN ON İKİİki bin on iki yıl on iki ay gün ne özel Değişen yok okurum ben hala durmaz da gazel Tufanın yıktığı ruhum, hala savruk yürürüm Maviler çokta uzak, Bursa da yağmur üşürüm Umudum kaf dağının ardı, ulaşmam! Ölürüm Yüreğim korlu ateş küllenemez hiç görürüm Gidelim taksi çınar var ya büyük çok kocaman Yolu bilmem kısa yerden gidelim. Durma aman Dalı üryan, kökü sağlam, ulu! görsen bu çınar Aralık ay, yeşerir gelse bahar, değme nazar Be çınar şimdi özendim sana, az kaldı bahar Bana bak! saçları ak, mevsimi kış yok da ayar Çayı içtim de yolum çok da uzun taksi çabuk Atladım çek “Deli Ayten’e “ bakar çok da abuk -Ne bakarsın -Öldü çoktan -Bilirim var anıtı Şaşırır abla ne iştir, susarım yok yanıtı Hayatın son demi, gök kurşun ve kederli günüm Savaşım bitti ki ayyaş naralar attı, külüm Ve güneştim ısıtan, elleri boğdu, ne yazık “Maviler öldü” yaşar ben hala kaşlar da çatık Yıka sen elleri aksın kiri, ersin ya arın Uçuşan külle doğan, anka değilsin! Bu ayın Ne güzelsin! Deli Ayten Yüreğin sevgi dolu Bilmesin sevda senin sen yaşadın bil ekolu Hasanın önce gider sonra ölür sense deli Sorarım şimdi gülenler sana onlar mı veli Hadi çal cümbüşü de raks edelim hep coşalım Biliriz gülmeyi hey Bursa katıl oynayalım Feilâtün feilâtün feilâtün feilün |
merak ettim şimdi bu kişiliği, hemen araştırmam lazım.
bir de o binanın cephesi tanıdık geldi bana neresi ki?