BİR TAŞRA ŞEHRİNDE YALNIZLIK
bir taşra şehrinde
daha ağırdır yağmur gülüşler temkinli sabır el yapımıdır yalnızlık ıssız sokakların bekçisidir gedikler açılır surlarında zamanla ki zaman asla dostun değildir dedikodulu karanlık sızar odana muhtaç kalır insan midesine dek ciğerlerini dolduran derin bir tek nefese öfkeyle kabaran koyu lacivert kış denizine hasret her gün yeni kimlikler giydirilirsin denenirsin kısa mesafeli sokakları üç adımda devirirsin ilgilenmeyeceğin haberlere sevinir önemsemeyeceğini zannettiklerini dost edinir saksılarda aşk yeşertirsin gölge oyunları yazar rolleri kendin oynarsın bir taşra şehrinde daha yıkıcıdır bahar koklamayı düşündüğün papatyaların eski, kuru dikenleri vardır ısıtamaz hiç bir kor güneşle üşürsün, ayla donar ağaçlar donanır, doğaldır, çiçeğe renkler dönüşür yüzünde hüzne yalnızlık duvardaki saatin yelkovanıdır masada bir tabak, bir bardak bir kaç kadeh dindiremez süzülürsün içine içine dökülürsün ince ince bir taşra şehrinde daha ölümcüldür yalnızlık bir taşra şehrinde sevdiğin terk edince. nd// |