Tek celselik hayat…Artık güneş doğmasın bu kentte Bir yıldız daha kaysın Zamanın acımasız girdaplarında Ruhum kedere bulansın… Her zerresinde eleme boğulmuş hayatın Kim bilir kaçıncı sahne sindeyim Yitik bir figüran misali oynuyorum senaryomu Sonunu bilmediğim bir trajedinin son perdesi mi yoksa Yoksa yağlı bir ilmiğin boğazıma düğümle-nişi mi? Sorgulamıyorum.! Nedensiz niçin siz oynamak istiyorum belki de Son perdeyi… Güneşe hasret değil miydik zaten Yitik figüranlık yaptığımız bu kentte Soluk bir ziya ile ışık tutan geleceğe sarılıp Dört elle Umuda koşan umutsuzlar değil mi idik Takatsiz bedenimizi taşıyan mecalsiz yüreğimizde Tek sıkımlık bir can idi taşıdığımız Boğulduk.! Artık güneş doğmasın bu kentte Feri kesilmiş bu can taşımıyor yıldız kaymalarını Kapansın bu oynanan trajikomik perde Bir adım dahi atacak mecalim yok Soluk almaya takatsiz ruhumda Yaşamaya gücüm yok… Ölümü özleyen bedenimi Daha fazla örselemeyin sessizlik istiyorum Hatta bir köşe kıvrılıp sabaha uyanmamak.! Nasılsa iki kürek toprak atan bulunur Bu günahkar bedene Siz atmasanız da.! Ölümü özlüyorum Her gün biraz değil Tek celsede.!!! Şiirime yorumu ile renk katan değerli kardeşim Seyide Cinaloğlu Doyran’a teşekkürler.. İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |