AŞKIN KAPISINDAYIM İLAYDA
Sevgili Eş’ime...
AŞKIN KAPISINDAYIM İLAYDA Evrensel düşler parçalayan taş bebeklerin oyuncağı kırıldı. Sana memnu masal çağlarından seslenen şarkılarla değil Yorgun türkülerin hikâyeleriyle geldim... Bir pınarın başında vurulmuş kan lekeli sevdalar var koynumda Nere vursam çatlar kalemimin susuzluğuyla, içi boş sanrılar Ahh! o yandığım kızıl ikindi akşam üstleri İnce belli bir zamandı titrek bakışlarında eriyen Sana kalbimi ikiyi bölen isminin baş harfiyle geldim İLAYDA Uçurumlarca düşüşün ardından hala eksilmemiş yanımla… Hadi sükût et, dillensin bütün sessizliklerin çığlığı Aşkın kapısındayım İLAYDA Ya gözlerinden al beni içeriye Ya da bir ölüm boyu uzansın mezarlığa bu ağır serzeniş... İçimin zelzelesinden taşıyor yalnızlığım. Belki bu bahar gülümseyecek çocuklar Göğüs kafesimde sancıyan yaralarıma Belki de bir dilencinin duasında üşüyecek bakışlarım Nisan dolu yağmurların saçağında buz tutacağım İlayda! Saçlarını okşayan bir dileğin yamacına bağdaş kurmuş çaresizlikle Kalbimden geçen duaların âminlerine kalkacak ellerim Bir şükretsen, kapanacak kalbim bütün sevdaperest bakışmalara Aşkın sırrına ermiş bir derviş edasıyla Yanıp tutuşacağım yangına durmuş pervaneler gibi... Hadi bol gönüllü bir gülümsemeyle bak kalbimin içine Yoksa görmediğin karanlıklarda harami bir kahırla budanacak sefilliğim Ben, memleket sevgisiyle bezenmiş idealist bir düşüncenin doğduğu Sonra yobaz ilan edildiği Haritanın ortasında büyük duran ama hep yalnız olan bir şehrin çocuğuyum Gelincikler kızılca kıyamet açarken; başakların boy verdiği Bahar yağmurlarının saçlarını okşadığı bozkır tarlalarından geliyorum Sana, mimlenmiş hıçkırıkların daha kurumamış gözlerinden Duvağı bembeyaz düşlerle perçinlenmiş dualarla Hala yaşanılabilir berrak sevdaların varlığına dair inancımı getirdim Kaybetmeden düşlerimizi, uzat yüreğini derinliğime… /Gayretimin en son direncini hayallerinin ayakuçlarına seriyorum Takatimin bittiği yerdeyim/ Al benden yorgunluğumun susuz kuraklığını. Ömrümün yirmi sekiz yıllık hıncını verdim diye zamana Aynalarda küskün duruşlara yakalanıyor gözlerim. Yaşımı tersten yazdırıp ömrümün sonuna vurma nefesimi Sana gemileri yakılmış bir gelişin dönüşsüzlüğüyle geldim İlayda… Dönecek yerim yok, kapısındayım aşkın Ya gözlerinden al beni içeriye Ya da bir ölüm boyu uzansın mezarlığa bu ağır serzeniş… ARİF ONUR SOLAK / İZMİR-KİRAZ |
Teşekkürler...
H ü r m e t l e . . .
================================================== e d i b / a h m e t