1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1708
Okunma

Gün batmak üzereydi
Köylü memo’yu gördüm.
Sordum yaşını
Ben bilmem beyim dedi.
Tahminimce ellili yaşlarda,
Yüzünün çizgilerine bakarsan
Belki yüzelli.
Elleri nasırlı başında bir kasket,
Diğer elinle de omuzuna atmış kazmayı.
Konuşa konuşa indik köprü yoluna
Hasat zamanını anlattı bol bol.
Kitap verdim bir diğer eline,
Baktı
Baktı,
Heceleyerek okudu bizim Memo,Kapital’i.
Ben bilmem beyim dedi.
Ekledi ardı sıra yüreğim yandı.
Sabah gün doğmadan çıkarız yola,
Şu karşı da ki dağı aştın mı dedi
Orası bizim tarla.
Elimize çoğu zaman gazete bile geçmez,
Burda televizyon radyo çekmez.
Yıllar önce bir genç geldiydi
Yirmili yaşlarda.
Başında da ahanda dedi bu şapka.
Ben sandım karşı ki köyden geldi buralara
Sonra uzun uzun konuştuk
Belki senden daha fazla oturduk dertleştik.
Ahhh İbrahim idi adı.
Bir görsen beyim bir görsen
Şimdilerde kalmadı böyle adam.
Bu şapkayı her taktığımda,
Alnımda ki her ter damladığında toprağa
O genç gelir aklıma.
Kasketinin arasından çıkan saçları,
Bizim başağın kuru haline benziyordu
Gözleri bulut mavisi
İbrahim çok şey bıraktı buralara.
Sonra duydum öldürmüşler onu,
İnanırmısın beyim
Kaç ay ağladım engel olamadım
Gözümden gelen yaşlara.
Hiç unutmam hatta köye geldi,
Ben onunla konuştum diye
Anama avradıma sövdü
Kahveci Hüso.
Bakmadılar o günden bu güne
Suratıma.
Vallahi canıma tak dedi beyim,
Bırakıp gideceğim
Ama ibrahim gelmişti
Yıllar önce buralara.
Furkan CAYMAZ