YUVAAaa abla gelmiş, hoş geldin abla N’olur beni seç abla beni beğen ben gezdireyim sana yuvamızı Bak bu geniş kapı sadece siz geldiğinizde açılır abla Biz yandaki daha küçük kapıyı kullanıyoruz İlk gelenler hep bu büyük kapıdan girerler abla Beni ilk getirdiklerinde bu kapıdan girmiştim bende Yukarıya çıkan merdivenler yataklarımızın olduğu yere çıkıyor Görmek ister misin abla… Tozundan görünmeyen halı kaplı basamakları çıktık Yanımda yürüyordu küçük kız kaderine yürür gibiydi İçime yürüdü, acıma hissini kaybeden kader Bir yuvada postal sesi gibi içime işledi, sade bir keder Burası benim yatağım abla bu da dolabım Arkadaşımın benden daha güzel kıyafetleri Olsun zaten ben onu hiç sevmiyorum pis o abla Geçen öğretmen kızdı zaten ona şunda da bit buldu Sopa yedi öğretmenden hep bitli ki o Ben her gün yatağımı kendim topluyorum abla Yemek yemedim bugün abla yemiycem memede küstüm Memed bana küfretti abla itekledim onu salıncaktan diye Ama o da beni bindirmedi salıncağa abla Bakışları allak bullaktı konuşmaları ondan beter Daldan budaktan ne kadar konu varsa sanma ki biter Yanıyor iç yangını diline veriyor acısını cıs konular var Kalanı hepsi uluorta ayan beyan dilinde pelesenk olmuş Derslerine bakıyorum iki dakika, okumak istemiyor Yazmaya hiç niyeti yok, belli ki derslere verememiş kendini Geride belki de yaşıtlarından, oğlumun aynı yaşta oysa Sinirli bir hal çöküyor üzerine canı acıyor besbelli Üstelemiyorum… Bugün, “ali top at” yazsa yeter Yarın… Yarın yok ki bu yuvada… Varsa da… Haberi olmaz, bu çocuklarında kalbe ihtiyacı olduğundan Akşama kadar kâh oyun, kâh sohbet, azıcık ders Biraz olsun dağılıyor yalnızlık Biraz olsun mutluluk öpüyor yanaklarından Nasıl banyo ediyorsunuz diye soruyorum “banyomuz var abla bizim öğretmen çağırıyor bizi anneler geliyorlar utanıyorum abla bazen, hepimiz bir giriyoruz banyomuz biraz da soğuk abla ellerimizi tutuyoruz ellerimiz üşümüyor abla” Gerisinin hesabını ben yapıyorum zaten Akşam güneşi vuruyor yüzlerimize Gitme zamanı geldi çoktan… Bu yuvada akşamları nasıl geçer ki Hani mutsuz evliliklerin olduğu evler Gitmek istemeyen ayaklar geliyor aklıma Yine akşam diyenlerin sesi Tutunuyor eşarbımın uçlarına Sıcacık evlerinde soğuk yüzler beliriyor Bir tarafım har bir tarafım kor oluyor kızın bakışlarında Gidiyor musun abla… yine gelecek misin. Abla elini tutabilir miyim bir defa. Hani saçımı okşadın ya canım çekti abla. Bir defacık tutayım abla. Sarılmak demek sarsılmak demek bu yuvada Sarılmaya gücüm kalmadı oysa. Abla yeniden gelirsin değil mi. Biliyor musun abla bu kapı çok geniş. Keşke bu kadar büyük olmasaydı. Öyle çok gelen oluyor ki… Belki de kapı bu kadar büyük olmasa… Abla bişey söylesem… Suskunluk çöküyor… gözlerini toprağa dikiyor… … … … Abla sana anne diye bilir miyim… … … … Ölümün öldürüldüğü bir akşama doğru Son bir yürüyüş benimki gayrı… |