HalvetÇek beni, ellerinle, -günaha çek! Bir fasıl geç, damarlarıma sıcaklığınla Yoksa, nasıl ateş saçar bir çiçek? Aşkın çıkar yolu, şu meşk olmasa! Aş hadi utanç duvarını, -hadi, aş! Ar damarını çatlat! -saçıma sür yüzünü! Ya muskalara yaz adımı, -taçlandır yahut tohumu! Çıkarsana deliğinden şuh yılanı! -sorsana pınarı iliğinden! Delirtir yoksa inadına beni; -sarnıcına siner tortum, dillenir kuş gibi -teninden tenime iz düşer benleri, -kıraç yanım dellenir. Göç vakti gelir, zemheri ayaz güdük kaçar Epeyce telef olur ya turnalar, -uzaktan sorti bellenir Korkum, ecele kılıf değil; -daha, çok günüm var! Kah, halefi şatafatın; kah derdine selef Hedef tahtası sanki şah damarım, Eylüle de hiç borcum yok! -gitmesini bilirim! Zevkine düşkün sarkaç niyetine bir öğün, Çakır keyif olurum; -dillenir şarkım, ezgiler kurban, Şuruba dönen bir dirhem can suyum, iksirine bansın Hele bir şerhini koysun dilber dudağı; Şart olsun ki; imanı gevrer adamın, -yahut ’ele verir talkını!’ Nasıl sıkar bilsen, şu ibrişim kuşağı; Panzehir zanneder ya uşağı, aktara nispet; -ziftlenir çay kaşığı zakkumu! Biber sürseler de diline, avradım olsun! Âhir zaman aşığı bu, hiç sallamaz Yine de arpadan olur, yılkı atın ölümü. 10-11.09.2009 |