Sibel MektuplarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mektuplar, anıları taşımaktadır.
Daha neyi taşıybilirler bugüne? Geçmişten bugüne aktarılan film karelerinin bir anlamı var mıdır? Saygılarımla... Anlatıyorsun; Ölü toprağı serili dam, geceler yavan; öyle mi? Sürüm sürüm ha, söyle hangi köşe senin? Zaman, kıskanç kedisi buzlu camın; perdelemiş aylâ perçemi! Darağacı depremi ya; adam asmacalı puslu havan! Tersin dönüyor işte, körsün Kaf Dağına! Tırsar ya aylak akrebinden, biçâre yelkovan; -betersin! Kurcalıyorsun; “Evde tat yok” ile kafan karışık; hırsın anılara, tığ! Boşta geziyor elinde, kalem; defteri, delik deşik! “Samimi arkadaşım yok” da ne demek? Çıkar savaşı işte; nahoş! Biliyorsun. Kederlisin; Bir odanın köşesinde melânkoli, yaş insin hadi; olmuyor! Hıçkırıyor musun yoksa; anlamasınlar, sus! Isıt bakalım soğuduğun şu dersleri; ekonomi kâr etsin! Voleybol oynuyor, buz pateninde üşüyorsun Nihayet, karabasanlara düşüyorsun; için kanıyor! Pikeler, bulutların olmuş uçuyor; yüreğin, efsun! Badanası ak duvarlara mı efeleniyorsun? Bej ranza arasında bir kefen, titremiyor musun? Ölüm odasında kime direniyor inadın? Apaçık belli işte; durum iyi değil, ursun yaralı gönül! Pençeleşiyorsun. Kandırıyorsun; Geceye boğup içimi; sarılmak ha, pembe bulutlara! Güllük gülistan mı, “neşeli şeylermiş”, inanmam ki! Hiç sevmiyorsan Ankara’nın adını; -nasıl çıkarırım kahpe İstanbul’un tadını? Şimdi düşmem mi Anadolu’ya ben; Ah, yolları bağlayan dağlar; geberin! Benim kentim yalnız yatıyor işte, seninki de; Gizliyorsun! Durmuyorsun; Yıllar sonra geliyorsun sedef sandığımdan, zâlim! Kısraklara taş çıkartırken düşlerimdeki hâlin; Anı kokuyorsun açılan mektuplarda, naftalin! Kim dönüştürebilirdi ki ayrı dünyaları bir yörüngeye -bir daha elinden tutup şu eski sevgililerin? Gözlerime bak da söyle, haydi! İnanmıyorsun… 23-27.09.1999. Rev. 07.07.2013 (10.01.1982 Mektup) |