ÖYKÜLERİMİN ÖYKÜSÜben yalnızca geçerken uğramak istemiştim hayat denen bu uzun /kısa yolculukta heybemi doldurmak ve biraz olsun soluklanmak istemiştim… sizse hep beni sisteminize köle, kafesine kuş saydınız ne zaman rahatlayıp çözülse dillerinizin bağı bir katili andırırdı hep o gözleriniz… benimseyemedim, benimsenmedim öyleyse gitmeliydim… anlamadınız… önce,kendinize kelepçelediniz zamanımı –çekip alamadım- acımadınız kırdınız fay hattımı sonra depremleri yüreğime koymadan bırakmadınız… gece- gündüz köpek gibi dalaştı aklımla yüreğim her seferinde mağlup olan aklımdı… bilirdim çıkarcı hesaplarınıza ayak uydurmayı ama, yüreğim ne dediyse -zoru- ben onu yaptım… her seferinde eksildim, belki eskidim sitemkar, hüzünlü, ağlamaklı, suskun kaldım sokakları, kaldırımları ezberledim ezberledim o katil gözlerinizi yalnızlığıma çekildim duvarlarıma kazıdım geç bırakılmışlığımı, özlemlerimi, bir de hasretlerimi… eliniz kolunuz uzun sandınız neyim varsa sizin sandınız oysa yüreğimdeki türküye dokunamadınız anlamadınız… ben yalnızca geçerken uğramak istemiştim hayat denen bu uzun /kısa yolculukta belki bir kahveniz olsa içerdim oysa siz bana saflığımla rahatladığınızda bir katile benzeyen gözlerinizi ezberlettiniz… yüreğimdeki türküye bir saz olamadınız… siz; art arda gelişen öykülerin toplamı olan şu hayatta öykülerimi hep talan ettiniz... ziyan ettiniz… ve en kötüsü siz öykülerimi hep yarım bıraktınız yarım bıraktırdınız… |