Kent CambazıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kentin üzerinde pati ayak sükut etsen üzerimize yağacak... imkansız gözlerinin med cezirlerine kapılacağım ilkin ölüm olduğunu bile bile dünyadaki en tuzlu denizlerin sonra, dudak aralığından geçme cesaretini bulacağım dilinde hiçbir şiirin nefes alamayacağını anlayacağım ilkin neticede sen ellerinle bir pencere çizeceksin göğüs kafesime avuçlarındaki hayat çizgileri kısa kelebekler içeri üşüşecek bana bir kent yanılgısı anımsattın kod adı sevmek... bizim göğümüz islidir çocukluğumuz puslu hiçbir mandalla hiçbir aşk tutunamaz göğ(s)ümüze lakin adamlar tutunur işaret parmaklarıyla kadınlar tutunur baş parmaklarıyla evler, caddeler, iş yerleri, iş olmayan yerler vesaire serçe parmaklarıyla (ki taş atsan uçar serçeler) bizim yüzümüz yer, yüzümüz toprak senin aynalara fısıldadığın gök/yüzün ve yüzümüze çarpan kapılardan arda kalan böyle kan oturmuş iri bir hüzün güvercinleri eski bir kutsal kitaptan alıntı sanırız hatta en sevdiğimiz bilmece bıçak sırtı ve katiyetle bıçak kemiğe dayalı göğsümü yaracağım şiirlerle ilkin kelebekler dışarı kaçışacak pencerelerimi sımsıkı kapatacağım ilkin sonra; sıyrılıp dilinden dudak aralığından geçip kaçacağım gözlerine bakmadan gözlerine bakmadan çünkü baktıkça yaşamaya meylediyorum düşerken alkışlanırım ben en çok |
Saygılarımla..