1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1263
Okunma

Anka kuşunun kanatlarından
uzatıyorum kandilleri
Geceden hesap sorarcasına
kendi fitilimi ateşliyorum
Gözbebeklerimin büyüdüğü ışıklar altında
Kaf dağının bile bilmediği
masallar anlatıyorum sana...
Kuzeyin rüzgarları dönmeden
Isınmamışken henüz ellerim
ruhumun tükenmezliğiyle yazıyorum
fırtınada savrulan buğday başaklarını...
Her başakta farklı bir sen
ve hepsini sana süpürüyorum
okaliptus yapraklarından yapılma pervanelerle
Düşlüncelerimi dilek ağacına asılı
saçlarımla bağlıyorum
Bir yaprak ve bir ip parçası seni anlatıyor
bir tel saç ise bütün yaprakları...
Yılın ilk meyvesiyle birlikte
Goblinler altın keseleriyle tepeme işiyor
Ben de merdivenler örüyorum gökyüzüne
inandığım masal çarşılarından...
Oysa sen hiç inanmadın masallara
Artık ne önemi var!
Anka kuşunun,
Kaf dağının,
Sarı başakların
ve dilek ağacının
Yazdıklarım bana ait değilse
at gitsin hepsini
ben yine süpürürüm saçlarımla
başka masallara
başka baharlara...