Bu günBu gün uzun uzun seni anlattım bana Bakamadığım gözlerini Bir kerecik göz göze gelsek Biliyordum gözlerimdeki boşluğu göreceğini Başım öne eğik duruşum işte bu yüzdendi. Bu gün uzun uzun seni anlattım bana Gözlerimi sürekli başka yöne çevirirken Sen de inanmadın biliyorum Güneşten rahatsız olduğum palavrasına Ama söyleyemedim işte Benden yar olmayacağını sana, Kıyamadım o çocuksu masumluğunu Bölüp, parçalamaya. Bu gün uzun uzun seni anlattım bana Sürü kuşların içindeki yalnız serçe halini Yani nasıl desem, konacak dal arayışını Ürkek bakışlarını, göz göz olmuş yüreğini Ve her şeye geç kaldım serzenişlerini. Bu gün uzun uzun seni anlattım bana Çaresizce çırpınan yürek sesini Ne fırtınalar kopuyordu kim bilir içinde Karanlık bir tünelde yol bulmaya çalışan ışık gibi Dupduru halini, Dokunuverseler ıslanacak olan kirpiklerini. Ve bütün bunlar bir çığlık, bir çığ gibi koptu yüreğimden Sana hiçbir şey için söz veremeyeceğimi anladığım an Olamayacağımı yazında, ayazında, baharında güzünde. İnan bu benim seçimim değil, inan nazımda değil Keşke sen Karacaoğlan, ben Elif kız Olabilseydik Ala Dağların doruklarında Yaylamıza varabilseydik Erim erim erimeseydi ciğerlerimiz. Bir bilsen nasıl bir azaptır bu Darmadağın eder düşlerimi çaresizlikler Öyle bir ateş ki yakar durur, yakar durur da Nasıl bağlanır elim ayağım kör düğümlerle Düğüm düğüm olur her bir zerrem nefes alamam. Bu gün uzun uzun seni anlatırken bana Dilimin ucuna gelen sözcüğü söyleyemedim Ne olur unut ve sevme beni demek istedim Diyemedim. Bilmiyorsun ki yüreğimin nasıl taşlaştığını. “Ne olur unut...Unut ve sevme beni” 31 Ekim 2012-Hatice AK çoğumuz hayata ya önce gelmişizdir..ya da geç kalmışızdır.. arzularımız hayallerimiz hep yanlış zamana sevdalanmıştır.. saatimizin zembereği,akrebi yelkovanı hep yanlış yerdedir.. takvim yapraklarımız zamanın ya ötesindedir..ya gerisinde... kim kopardı bilemeyiz..ya da niye koparılmadı.. aşk rüzgarlarının bağrımıza değişi ya akşama kalmıştır... ya da daha uyanmadan vurmuştur gönül penceremize.. ondan bekleriz belki...takvim yapraklarının aynı güne denk getirmesini.. yakamozda ay ışığında beslediğimiz umutlarımızı.. bakarız ki güneş vurup telef eder... ya da güneşe sakladığımız gönül penceremize zamansız yapmurlar vurup çürütür... bugün uzun uzun seni anlattım bana dediysem... sadece bugün değildi.. hergün desem dile düşerim diye korktuğumdandır..! sahi; kim kopardı bu takvim yapraklarımızı..zamanı gelmeden... ya da geç mi kaldı gözlerimiz...gönlümüz... nisanda beklenen yağmur güz ayına kaldıysa suç bulutun değilmiydi..?! bugün uzun uzun seni düşündüysem...saatlerimizi ayarlaman içindi.. gerçi ayarlasanda sahte olacak birimizinki ya..!!! boşver..birimiz mutlu olacak nihayetinde...bu da yetmezmi..? taşlaşan yürekmidir...zamanı gösteren takvimlermidir..!? Sayın KILIÇKAYA; ----------------------- Şiirime dil olduğunuz, söyleyemediklerimi bir çırpıda söylediğiniz ve yorumunuzu etkin yapmamı yasakladığınız için ben de buraya aldım, sonsuz teşekkür ve saygılarımla. |