- dibek kahvesi -buğday gözlerin var salınan başak saçlarınla dilim-de salkım saçak bir türkü ve daha toprağın kokusundan tanıdığım o köy canan heybeme bir dibek kahvesi de sen - koy(u) hüznün ile - avuçlarım demiştim yar o bir tutamlık umu(t) kokuyor hâlâ yüzüm-de kehribar mektubun hüzünden küspe ağlayışların kokuyor yar gönlüme - ermeni - beklersem sakın küsme yâr şimdi ben / dibek kahvemi kara sevdayla süslü fincanına kadersizliğimi de doldurup "sarı gelin" türküsü yudumluyorum |
Sevdim de...
Ama nasıl anlatacağımı bilemiyorum içinde barınan duyguları...
Hani insan bazen elinde olmadan da sevebiliyor ya, hani öylesine...
Hani, öğretmenin anlattıklarından çok uzaklara giden yalnız öğrenci pencereden gökyüzünün dibine dibine uzanıyor ya...
Hani Nazım, çocuklar ölmesin diyor ya şeker de yiyebilsinler diye...
Babam kulağımı çekiyor yine
- bak kızım oyuncaklarını sev onları öldürme
'sonra oyuncakları tabuta almıyorlar biliyorsun'
-bak kızım Fırat Nehri Karadeniz'e dökülmek istese de akan hiç bir su denize savaş ilan etmez beni neden sevmedin diye
' sonra çöl oluyor, kuraklaşıyor duygularımız biliyorsun'
- bak kızım bir ihtimal daha da olsa sen ihtimalsizliği seç
'sonra aşk öyle kolay yola gelmez, şerh düşmedikçe kalbine biliyorsun'
-bak kızım kuşlarda yorulur yokuşlarda uçarken
sen yokuşları aştığında anın kıymetini bil...
Biliyor musunuz siz?