Bir Dil Bin İhtirasŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hiçbir çiçekçi dükkanının demir kepenkleri olmaz. Çünkü kimse aklına getirmez çiçek çalmayı.
Boris Vian
yavaşça soluyoruz, ekim usulca kemirirken
ya da yavaşça soluyoruz bu tuhaf ekim havasını bulabildiğimiz en uysal takvimin içine sığınmışken uzaklar bembeyaz, uzakların küflü derisini sıyırırken ceplerimize tıkıştırdığımız bulutların umudu akıyor içimize ve bilirken aslında bu ergen cümleleri sadece hasretle anarız tenlerimiz arasında -bir kadın telaşı olmalıydın içimde- -bu kadar ince işlenmişken yüreğin- fransızca bir roman sayfasından alıntılıyorum bu manevi yankıları aşka karışmış bir notanın dibinde öpüyorum uykunu tüm iyiliklerinin zaman kipi, yine benzer cümlelerde buluşuyor ben de biliyorum, sevişmek yalancı bir fiildir ama tam şimdi, şimdi birbirimizi kandırmanın tam zamanı varlıkla yokluk arasında bir cümleyi kazırken sırtına kaburga kemiklerinde beliren gökkuşağının gölgesine o yüzden dalından koparamıyorum seni, açlığıma rağmen o yüzden saydam tuğlalar örüyorum bu gece iki yatak arasına çünkü ben, çünkü ben biliyorsun işte soytarısıyım yine bu şiirin üç cümleyle kalbimi ölümden kurtarıyorum yine korkakça işte yarısı dolu bir kadehin içinde atılan bir kaç kulaç işte işte senin de dediğin gibi, biraz da sağır zamanlar senin de dediğin gibi tutuklanıyoruz tutamadığımız gencecik hayallere yani senin de dediğin gibi biraz ayılma vakti, kayboluşun içinde serinlerken o yüzden bu cümlenin içinde biraz daha fazla bağışla beni emin ol geçecek tesiri, zaman kuruturken bu ıslaklığımı o yüzden bağışla beni, dilimi yangından yeni kurtarmışken üstelik ben seni ve arzulu şehrini , ruhumla telaffuz edebiliyorken ama başka dilleri de öğrenmeye bu kadar aşıkken... ama senin de söylediğin gibi : "keşke ana dilim olsaydın..." Oktay Coşar |
artık serinlemenin içinden sıyrılıp, ayılma vakti..
tebrikler,
selâmlar..