SAVAŞO Miğfer Belindeki palaskanın Dalında asılı duran Kana susamış kasatura O postallar Soğuk tenli tüfeklerin Namlu yatağında uyuyan Kurşunlar O parmaklar, o tetikler Tetikte bekleyen Gözler ve yürekler Derme çatma mevzilere Mevsimsiz tohum gibi serpiştirilen Babalar, oğullar, eşler Alnının çatısından sızarak Göz çukurlarına damlayan kan ve ter Savaş işte böyle bir şey… Mevzideki adamla Aynadaki adam, sen değilsindir Tetikteki parmak seninki değildir Nişangâhtaki sessiz göz İzdüşümündeki cansız bedene kıyan yüz Sen değilsindir artık Cephede bir can pazarı Geride doğduğun köy Teneffüs zili çal(a)mayan okul Camını çerçevesini indire indire Büyüdüğün ev, komşuların Kimisi tok, kimisi aç ve yoksul Mezarını bilmediğin baban Ölmeden birkaç gün evvel Bahçeye birlikte ektiğiniz Çeşme altı yaygını, mis kokulu naneler Annenin sabah kahvaltısında Sofraya şiir gibi yazdığı, neler neler Gözün cephede, kulağın sevdiklerinde Sevdiklerin kim bilir nerelerde? Savaş işte böyle bir şey… Can dayanmaz Hiç bir can ışığının sönmesine Yürekler, ateşten ırmak olup Akar ona, ötekine, berikine Hele bir de sıra geldi mi seninkine Neylersin dağı, taşı, türküyü Savaş, yavaş yavaş bedenine yayılır Her şey daha yeni başladı sayılır Mevzideki adam sen olursun Aynadaki sakallı cani sen Her bir kurşunun yere yıktığı Canlara kıyan sen, hep sen Artık savaş senin, kavga senin Ant içtiğin kin senindir Hayat, ölüme içtiğin yemindir Kör bir orak gibi biçer yıllarını Sonrası vicdan muhakemesi Aynalara mahcup bir çift göz Anılara fısıldadığın bir tek söz KEŞKE! Savaş işte böyle bir şey… İsmail Boyraz |
KEŞKE!
Savaş işte böyle bir şey…
İŞİŞTEN GEÇİNCE DERİZ "KEŞKE"
TEBRİKLER ŞAİR