BİLİRSİN DAĞLAR KADARSen gittin kurşunların kaldı gönlümde Bir gül bırakırsın zannederdim Giderken kucağıma kurşun yerine Gül kadar narindi kurşunların da Şimdi bir gülü bir kurşunları seviyorum Senden geriye kalan nadide bir yadigar diye O yüzden hala aldırmadım kurşunlarını gönlümden Sen bir onulmaz yara kadar derin, Sen bir deniz kadar derin Gülü koklamak için artık koparmıyorum Ben eğiliyorum dalından kokusunu duyuncaya dek Alıp da kokusunu avuçlarıma savuruyorum gökyüzüne Bir ben değil tüm dünya duysun kokusunu diye Şimdi bir gülü bir kokusunu ve bir de Kurşunları seviyorum Senden geriye kalan bir hicran zinciri diye ... Sen bir kurşun kadar ağır, Sen bir gül kadar sade Seninle bir ömür geçerdi kahırdan uzak Gittin çöller kadar ıssız, geride bıraktığın gönül çorak Sen olsaydın çöllerimde güller yeşerirdi Sen olsaydın karakışlarımda baharlar açardı Ve Sen olsaydın baharlarım sonsuza dek uzanırdı Güller seni söyler sen kokardın yüreklerde Şimdi yalnız gülü seviyorum Kurşunlarını bıraktım artık gönlümden uzağa Çöllere gece düştüğünde güneş batımında Belki bir kurşun bu türküyü söyler diye ... Sen bir bahar kadar taze, Sen bir gün kadar kısa Gittin, giderken kurşun yedim, vurgun değil Kurşun değildi beni vuran Bir hüzündü gözlerin mühür misali vuran Sineme ok gibi saplanan dolunay gözlerin Sende kalmalıydı yüreğimde bırakmadan giderken Ayrılıp gidişin şimdi kaçıncı yıldönümünü yaşıyor Hangi yörüngesindesin uzaklara kaçışının “Gitmem” derdin, “gidersem gelmek için giderim.” derdin Saydın mı sineme sapladığın okun üzerinden kaç bahar geçtiğini Saydın mı yüreğimin kaç bahar delik deşik olduğunu Ve saydın mı sensiz günlerin karanlık gecelerini Kurşun artık zarar vermez ki yaşlı yüreğime Git gidebildiğin kadar dönme artık geriye Zaten kurşun kurşun üzerine işlemez ki ... Bilirsin dağlar kadar ....... Faruk ANBARCIOĞLU |
Saygılarımla........