Blue Hotel
yatağın ucunda uyuya kalmış yastık
silah sanayine hizmet eder gözlerin bir bakıma cansız bir nesne vasıtasıyla ölmen ne garip oysa klarnet sadece üflemeli bir çalgımız yatağın ortasında hücre zengini kan rotasyon gereği ellerini oynatıyorsun bu son konuşmamızda dudaklarını ve dilini ölümüne saklıyorsun ne hiciv birşey fezanın senin için havai fişek markasından başka birşey ifade etmemesi oysa ormanlardaki ağaçların büyüyünce ne olacaksın sorusuna bir yanıttır boşluk kımıldayan neren varsa,şimdi kımıldasın yoksa bu piyano seni ölüden sayacak yatağın ortasında biraz siyah üzüm şarabın damarından bestelenmiş ne garip bir hal bu oda müzisyen olmak için illa ki bir müzik aleti çalmayı bilmek gerektiği aklen kurtulmamız gereken birşey tadın hafızasında o an vurulmuş bir kadın müzikal bir cinayet neyle çalıyorsan onla zikret! yatağın başında iki kirli beden kokusu çarşaflara sinmiş, nedir böyle kan lekesini gözümüze sokan beyazlık oysa bütün ayrılıklar mat renginde seçilmeli beyazın alımına teslim olmamalı leşin diriliği pekala insan gözü aldanır insan gözü aldatır... ağır yaralı bir yatağın yanındayım ağaç desen yok, gök desen yok elbiselerin içleri bile boş askıdaki kahvaltısı yok,şarkısı yok şansı yok yatağın kan grubunu bilen yok bir ayağı kırık diye vurulmuş ağır yaralı bir yatak üstünde kaç kişi uyumuşsa şimdi gözaltı şimdi rimel.... Ozan Uğraş |