AYNI İSTANBUL'U AYRI PAYLAŞMAK
Göstermelik hayatın
Anıtını dikerken, Misafir sanatçılar gibi Bu yalancı dünyayı Huzura erdirmek değil mi ? Bütün hikayemiz. Sevgileri gurura baltalatıp Doğruları hakarete uğratan, Kibir rezaletine bulaşmış Aynı İstanbul’u paylaşmıyor mu? İncinmiş sefaletimiz. Siyah kürklü kadınların topuklarında fışkırmıyor mu ? Nefretimiz. Uşak muamelesi gören şu kadersiz gençliğe Ceza kesmiyor mu ? Para babaları. Biz aynı İstanbul’u paylaşmıyoruz; Ümitleri günahla yıkanmış Yetimlerin yemininden geçiyor Bu tekararlanmış yaşam. Kapı tokmağına sarılmış heyecan ısırıyor, Yabancı korkularımızı, Puslu havayı koklayan Kurt sürüleri gibi insanlar Sardıkça etrafımızı. Aynı İstanbul’u paylaşmak mı ? Kunduracının örsüne vurulmuş Ayakkabıdan ne farkımız var Ucuz memnuniyetlere Kefil olup gömülmüşken birer, birer Bu koca karanlık sokakların köşelerinde Gölgemiz hançerlenip, Aslımız çiğnenmedi mi ? Soğuk kaldırım taşlarında. Tanık olmadık mı hiç şeytanın yargıçlarına ? Mübbet yemiş gözlerimizden İsyanımızı kusarken. Çözülüp giden hayat’a Ağlayan bakışlarımızdan Fırlamış öfkemizle Ömür biçmedik mi ; Kırılmadı mı adaletin O meşhur işleyen kanatları. Hangi İstanbul’u paylaşır ki; Ağzı korkudan kurumuş nefesler, Eh! diyerek kabullenip Köşeye çekildiğimiz gün sayısı Dizilmişken boğazımıza. Zenginin uykusuna Dertli gün mesaisi eklenmiş mi benim gibi, Her akşam düşlerimin cinayetine Kurban edilmişken. Bu İstanbul geceye güneş doğurmaz. İhanet kokarken. Ben atı sürülmüş özgürlük istiyorum Tanrıdan. Bu İSTANBUL bana büyük gelir Ayrı İstanbul havasındayken ben. AĞLAYAN NİSAN |
Tebrikler şair yoğun duyguların derinden dizeleriydi selam ve saygılarımla.