bre aptal düşman ne zaman akıllanacaksın.!!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı ’ndan sonra Orta Doğu’yu yeni yaratılan küçük devletlere bölüp yönetme arzusuna İstanbul’u da katıp bir İSTANBUL DEVLETİ kurmayı planladığını biliyor musunuz.!!. (anlaşılan o ki hâlâ peşindeler) “İngiliz arşivlerinde çıkan “gizli” ibareli bir belgeye göre 1920’de imzalanan Sevr Anlaşması’ndan önce İngiltere başbakanlık seviyesinde; boğazları devletin sınırları, yönetimi, savunması vb. gibi konuların tartışılarak İstanbul ’un ayrı bir devlet olarak kurulması fikri ortaya atılmış. Bu belgenin asıl önemi, Birinci Dünya Savaşı ’ndan sonra İngiltere’nin Orta Doğu’yu yeni yaratılan küçük devletlere bölüp yönetme arzusuna İstanbul’u da katmaları.. İstanbul Devleti’nin yönetimi: Fransa, İngiltere ve İtalya temsilcilerinin olacağı bir komisyon tarafından yürütülecek eğer isterlerse ABD, Romanya ve Yunanistan’dan da delegeler katılabilecekti. Osmanlı Devleti’nin bir delegesinin bu gruba dahil olması en son yapılacak bir iş olarak kararlaştırılmış… “Bu projeye göre kurulacak İstanbul Devleti’nin sınırları Doğu ve Batı’da Marmara Denizi ve Enos-Midis (veya Çatalca) hattı arasında olacaktı. Anadolu’da ise Boğaziçi’nin Şile-İzmit hattının Batısı bu devletin sınırları içinde kalacaktı. Çanakkale Boğazı’nın da İstanbul Boğazı gibi bu yeni devlete dahil olması öngörülmüştü. Çanakkale Boğazı’nın Anadolu’daki sınırları Bozcaada dahil olmak üzere Anadolu’da 80 km’lik bir hat üzerinde olacaktı. Bu iki boğaz bölgesi haricindeki Marmara Denizi’ne bitişik Anadolu toprakları Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı. Kuşkusuz bunun amacı Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın kontrol altında kalmasıydı.” Doç. Dr. Hakan Özoğlu - Central Florida Üniversitesi Ortadoğu’da ülkemizde yaşananlar son durumlar… (birinci dünya savaşındaki planların halen devrede olduğu açıkça anlaşılıyor) Vatan topraklarına ve özellikle Trakya topraklarına yoğun yabancı talepleri… (ki vali dahi uyarmak zorunda kaldı acilen önlem alınmazsa sonuç kendini feshetmeye yok etmeye götürür... Satanları uyarınız.! Lütfen vatan topraklarını satmayınız! cennette yaşarken kendinizi cehenneme atmayınız.!! ) Açıkça anlaşılıyor ki geçmişten günümüze yukarda ki planlar AB.. D hepsi seçenekli daha da genişletilmiş olarak uygulamada… Araplar, 1940’lı yıllarda bölgede Türkiye’nin lider olmasını istemişti. (İngiliz arşivinden) “Türkiye’nin 1945-50 yılları arasında, genelde Ortadoğu ve özelde Filistin’de takip ettiği politikalarıyla ilgili literatürde genel açıklamaların dışında hiçbir detay bilgi yoktur. arşivlerdeki belgelere göre Türkiye, Filistin meselesinin uluslararası bir soruna dönüştüğü 1945’ten 1948’e kadar Arapların tezlerini destekleyen bir çözüm yolunu savunmuştu. Türkiye, Filistin konusunda verdiği destek nedeniyle tüm Arap dünyası tarafından ‘Filistin’in müdafii’ olarak ilan edilmişti. Arap-İsrail savaşında Mısır, Ürdün ve Irak ordularının yenilmesi üzerine Suriye ve Lübnan Devlet Başkanları Türk Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak’a başvurarak Türkiye’nin tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi Arapların liderliğini ele almasını istemişlerdi. O dönemde Ortadoğu’nun patronluğu rolünü sürdüren İngiltere, Mısır’ın liderliğinin devamının İngiliz çıkarlarına uygun olacağını düşündüğünden Suriye ve Lübnan’dan yükselen seslere kulağını tıkamıştı.” Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na katılmak istedi ama İngilizler bunu reddetti “Literatürde geçen ‘Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na fiilen katılmamak için ona göre bir siyaset takip etmiştir’ bilgisi doğru değil. Aslında Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na fiilen katılmak istemiş ancak geç müracaat ettiği için olmamış. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay, 1945 yılının sonunda İngiliz Genelkurmayı’na Türkiye’nin savaşa katılma isteğini ifade etmiş ancak İngiliz Genelkurmayı; İtalya’daki Alman kuvvetlerinin temizlenmesi için önceden planlanmış olan harekata Türkiye’nin son anda dahil edilmesinin mevcut planlamayı değiştireceğinden ve ABD’nin de onayını gerektirip bunun da epey zaman alacağından Türkiye’nin müracaatının reddedilmesini istemiş. İngiliz Genelkurmayı ayrıca, Türk askerinin modern bir savaş için harp tecrübesi bulunmadığından müttefik güçlere fazla faydasının olmayacağını rapor etmişti. Ancak, İngiliz Başbakanı Winston Churchill buna itiraz ederek Türk askerinin, ABD’nin seçme birçok askeri birliğinden bile daha iyi savaşçı olduğunu rapor edip Türkiye’nin savaşa girmesinde ısrar ettiyse de İngiliz Genelkurmayı’nın dediği oldu.”( İngiliz arşivi) Vatansever yöneticiler ve halk her zaman dikkatli olmak durumundadır!! “Atatürk dört hafta dinlenseydi 25 yıl kadar daha yaşayabilirdi.” (İngiliz arşivi) Atatürk’ün kullandığı ilaçlar bakım ve tedavisinde ihmalin olup olmadığı ve varsa bunda kimlerin rolü olduğu kesinlikle araştırılmalıdır..!! “Atatürk’ün hastalığıyla ilgili raporlar 1938 yılının başlarından itibaren arşivlerde yerini almaya başlamış. Bu raporlarda, Atatürk’ün hastalığının devlet işlerini aksatacak derecede kendisini rahatsız ettiği belirtiliyor. Ayrıca, Fransız doktorların Türkiye’ye geldiğinden ve Türk doktorlarının yaptığı teşhiste onların da hemfikir olduklarından bahsediliyor. Yine, Ankara’daki İngiliz elçisi Sir Percy Loraine’den Londra’ya giden ve bazısı gizli ve şahsa özel olan raporlarda, Fransız doktorların ‘Atatürk’ün 4-5 hafta uygun bir şekilde istirahatı ve bakımının yapılması neticesinde iyileşeceği ve 25 yıl kadar daha yaşayabileceğini’ ifade ettikleri belirtiliyor.” Doç. DR. Mustafa Sıtkı BİLGİN Atatürk’ün kullandığı ilaçlar bakım ve tedavisinde ihmalin olup olmadığı ve varsa bunda kimlerin rolü olduğu kesinlikle araştırılmalıdır.. (Atatürk “beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü boşuna söylememiştir) Ülke yöneticileri ve halk her zaman dikkatli olmak durumundadır.!!
|