GÖNÜL KUŞUNUN PERVÂZI
Mürg-ü gönül pervâz edip dönerken
Kırıldı kanadı bir yana düştü Göklere dayandı ah u nâlesi Semâvatten dönüp cihâna düştü Her yüze güleni ben dost sanınca İhanet meyini içip kanınca Kerem olup yâr oduna yanınca Ateşin firakı bu câna düştü Bir ömür ki dost oduna yanarken Âlem-i pünhanda sırra dalarken Sefineler içre necat ararken Gönül ummanında tufana düştü Başından kaybettim ben bu dâvâyı Hesap edemedim gün ile ayı Çar yandan yıkıldı gönlüm sarayı Baykuşlar ötüşen virâna düştü Dostlar meclisinde çoş eyleyenler Gönüller kırmayıp hoş eyleyenler Ecel şerbetini nûş eyleyenler Behişt-i Zehra’da yan yana düştü Ehl-i dîller her ahvâlden anlarlar Pervâne misâlî oda yanarlar Bu dünyadan göçüp gitti o cânlar Şimdi devir döndü yamana düştü Kurtlar sahasına dalmakta itler Softalar da kalkıp bizi öğütler Arkadan vuruldu aslan yiğitler Nâmert pençesinde amana düştü Kimileri yağda balda dem sürer Kimisi paradan desteler dürer Kimi üç kuruşa kırk takla döner Arsızın talihi sultana düştü Dem be dem ıradık ardan hâyâdan Nesiller öz tutmaz kokmuş mayadan İlm ehli el etek çekti dünyadan Cehlin karanlığı devrana düştü Cahid-i fâniyim kime neyledim Erler meclisinde sözüm söyledim Ömrü hiç uğruna hebâ eyledim Ardımdan ağlamak cânâna düştü Cahit Kılıç İstanbul, 28 Eylül 2012 |
çok ama çok güzeldi
tebrikler