AÇELYA-AŞKIN ADI-AZELYAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 20 li yaşların gençlik başımda duman çağlarına ait bir şiir.
AÇELYA, bir kenar mahalle güzeli. Çay toplar o narin elleri. Değdi gözlerim bir kez o’na , Kayıp gittim bir AÇELYA boşluğuna. Gözleri, hayaller alemine açılan büyülü bir çift kapı gibi. Kapıldım girdabına büyüsünün, Sürüklendim içeri. Süzüleyim dedim bir albatros sessizliğiyle Aşkın AÇELYA denizinde; nerden bilecektim, fırtınalar beslemiş köpüksü gözlerinde! Aşk bir çayır engereği AÇELYA, senin gözlerinle vurdu beni.. Akıtınca zehrini kanıma , sandım ızdırap oku değdi canıma. O ne nazenin, o ne endamlı yürüyüş ki onunla kurdun kalbime saltanatı. Sanki sen İstanbul’dun; Ben Fatih’in atı. Şaklayınca sırtımda aşk kırbacın, Yıkıldım! Döndüm deprem vurmuş viraneye; Sanki ışık hızıyla dönen topacım. Çiçek açmak istemiyormuş kiraz ağaçları. Çiğdemler, küsmüşler toprağa. Kararlıymışlar nevruzu yalnız bırakmaya. Kendileri bilirler. Çöl olsa da bütün dünya; Sen, yalnız sen bana yetersin AÇELYA. Bir gizli aşk şimdi bende, Hayalimde okşadığım renklerinle Arz-ı endam etmen bahçemde. Onulmaz bir tutku, dermansız melankoli Sevişebilmek sabah güneşiyle; Tomurcuğuna konmuş iki damla jalede. Gönül toprağım aç AÇELYA, gönül toprağım aç. Hicranım göğü tuttu ne olur artık aç. Heyhat, bu yazda eriyip gitti ardı sıra baharın; Yine döküldü gazeller; vakti erdi hazanın. Oysa AZELYA, hazanlar seninle eriyip biterdi. Kışlar seninle, hep seninle bahara erdi. Yüzün, ilk akşam mehtabının suya vuran aksi, AÇELYA bir gözün güneşin, bir gözün ayın dengi. Söyle kelebekler senden mi aldı onca rengi? Sanki dünya kavrulmuş da bir aşk yangınında, Sen o yangından kurtulmuş tek ağaçsın. Yeni bir hayat için dünya sana muhtaç; Ama unutma ki sen de Allah’a muhtaçsın. Gökkuşağında renk aramıyorum, Senden alır o rengini biliyorum. Baharlar hazana, yapraklar gazele döndüyse; Suç benim mi AÇELYA, söyle suç benim mi? Nerden bilirdim bakışlarımın dağları eriteceğini, Ovaları çöle çevireceğini. Gözlerim masum AÇELYA, gözlerim masum; Söylemek istiyorlar seni sevdiğimi. Bu suçsa, itiraz etmem yağlı urgana; Hele bir de senin ellerinden olursa. Ah AÇELYA! Gelip oturdun ruhumun çekirdeğine; Soluk alamam, soluk almam. Sızmışsın iliğime dek bünyeme; Korkarım soluk alırsam, Seni içimde tutamam. Aşkınla bir dünya örmüştüm kendime. Eriyordum potasında sevdanın, Yanarken kalbim ateşli hayaller içinde. Bir ışık, bir umut arıyordum; Kara gözlerinde bükülen dehlizlerde. Derken, bir gün, bir mayıs akşamı Buz gibi parçalandı hayallerim. Don vurdu taze ekinlere; Bir salgın kanatsız bıraktı gökyüzünü, Çiçekler tomurcukken çürüdü. Kan çekildi damarlardan, Son nefesler canları ölüme sürüdü. İnsafsız AÇELYA, gözlerini bende bırakıp; Kalbimi söküp yürüdü. Of AÇELYA of! Sen, yürüyüp gittin ardına bile bakmadan; Ben, bakakaldım fidan boyuna ardın sıra. Sen yürüdün; aklım yürüdü, kalbim yürüdü, Ruhum yürüdü … Peşin sıra dünya yürüdü, ay yürüdü, yıldızlar yürüdü, İnsanlar durdu, yollar yürüdü. Bir AÇELYA sonsuzluğuna kervanlar yürüdü… Sen de kaybolup gittiğim zamandı ey yar, Hayat ışığımı söndürdüğün o günler, Ne zaman kapansam ana dizi gibi yastığıma Gözlerin geçiyordu gözlerimin önünden Gözlerin AÇELYA, gün çalıyordu ömrümden. Tam yirmi saat uyuyordum günde; Bırakıp kendimi delik deşik, kevgir gibi bir uykunun kollarına. Ben uyuyordum; Gözlerin silinsin diye hayallerimden, Ah AZELYA! İşkencenin ikinci adı. Ben senden kaçıp uyuyordum, Sen rüyalarımı bile kuşatıyordun. Sonra nasıl bilmem; Önce rüyalarımı terk ettin, sonra da hayallerimi. Zaman yavaş yavaş küle çevirdi közlerini. Her şeyinle çekip gittin hayatımdan, Bir gözlerin yalnız bırakmadı beni. Yine korkutuyor beni o kara bakışlar, Ürküyorum menziline girmeye; Ürküyorum küllerine benzin döker diye. Kül közü saklar AÇELYA, Kül közü saklar. Korkuyorum bir kez üflesen, bu yangın yine başlar. Galiba yaşamak zorundayım, yüreğime saplı bu korkuyla. Galiba yaşamak zorundayım, elimde bir kova suyla. Biliyorum ki; Kül közü saklar AÇELYA, Kül közü saklar. Yemin olsun AÇELYA! Yemin olsun sevdam üzerine! Yemin olsun aşkınla yanan kalbim üzerine; Yüreğimdeki bu kor hep duracak, Gözlerin böyle ışık oldukça gözlerime. Sen yaşadıkça, ben yaşadıkça; Kalbim nefessiz kalmadıkça, Su dökmeyeceğim ateşime. İçten içe beni kavursa bile. Biliyorum ki su dökmedikçe Kül közü saklar AÇELYA, Kül közü saklar. |