Bir Kavuşma Hikayesi
Yoldakine yol , uzayıp giden yılan
Oto gardakine zaman, iğde çöğürü Unutulan hatlar üzerinde üstünden geçmeler En ince ayrıntıya tekrar eskizleri Peronlarda dolup boşalan dev gurbet kutuları Bitip tükenmeyen koşuşturmacalar Duvarlara kaldırımlara sinmiş Sevinçli acılı gözyaşı kokuları Baş döndürücü bir rakkase gibi, zaman Şuh kıvrak ve acımasız Kamçılamakta sevinçleri hüzün ve korkuları Ve nihayet Sonudur perona giren son otobüs Hasretliğin gurbetliğin Türkülerin,şarkıların,duaların koynunda büyüdükçe büyüyen Unutamamanın işkencevi ızdırabı Unutmanın korkunç mahcubiyeti arasında Gelgitlerle acımazsızca öğüten gençliği güzelliği Ayağını yere basan sanki o değildir Birden dağılan tuzbuz olan Deliler gibi kalabalıkta en eli böğründeyi arayan İntikamıdır ayrı geçen acımasız yıllardan Önce sağ eller Çak Sonra sol eller Çak birer yay gibi ileri gerildi kollar Kenetlendi onca özlem orta yerinde garın Hırsla, delice sımsıkı sarıldılar diğerinin omuzuna gömülü yüzlerden Rahatça boşaldı gözler İncilerini ellerinin tersine verdiler Dinginleşince o ilk çarpıntılar Bu kez şaşkınlığa teslim oldu bakışlar İnanamadılar o olduğuna İnanamadılar böyle bir an olduğuna yoklamalar çektiler karşılıklı yanaklarına,burnuna,dudaklarına diğerinin titreyen elleriyle sevgiyle okşadılar kalakaldılar bir an öylece aynı anda doğdu ilk merhaba hıçkırıklara boğdu düşüverdi orta yere gülüştüler birlikte ilk rahatlamayı bedavaya getirdiler böylece Sonra uzun uzun baktılar hasretli gözlerine Bir tek kelam etmeden Nefes bile almadan,aldırmadan diğerine Elmaların üçüde sizin olsun :)))... şiir ve yorum Abdurrahim kahraman |