bağbozumuvakit kum fırtınası toprak konuşuyor anadilinde türküler doğuyor nefesime ait gam teli doğuştan detone şehir yanıyor akşam üzeri sema kırmızı rahmiyle sözlü ironik fikirler eşelerken beynin kırılgan zarını titriyor sesim cenin yorgunluğunu anımsıyor zihin özgür bir o kadar narin ışığa çıkıyor yusufcuk göz göze geliyoruz o an tek hücrelik konuşması olgunluğu kadınlığı üretiyor yatağın pamuksu solungaçları çekiyor terimi bir sis uğruyor yanıma gece tonunda rengi hayal meyal kapatıyor gözlerimi salıncakları bayram telaşlarını akıtıyor işgal altındaki takvimime yaprakları eylül sıcağında demliyorum boğazımda bozcaada mevsimi arkadaşları uğurluyorum kapı ağzı üstümde yarı çıplak elbisem ve yalnızlık senfonisi kadınca bir kadeh şarap rafine ediyor derinliği bağında haki sansürü kapatırken mahremsi sahneyi yerleşik düzenleri çiğnerken ayaklarım izimde iç gıcıklıyıcı bir sarhoşluk bağbozumu ruhun ekşi ağdası.. lamour |
hayal etmeye çalıştım bir an.
dünya tersine dönerdi belki
kimbilir!
sevgimle...