DUDAKTAN DÖKÜLEN!..Gözüme görünme girme düşüme; Geceden sonrası gördüğüm zifir; Ezelden sonrası düşme peşime; Sevdamı imandan çıkaran kâfir… Düşünme, namluya mermiyi sürüp; Adresi sormayan kurşunu bırak… Beni de mehtapsız bir anda vurup; Gülümse gülmeyen yüze bakarak… Yağmurlar damlasın yanaklarıma; Yaşımı silerse bulutlar silsin… Not düştüm adını dudaklarıma; Yüreğin bu sonu böylece bilsin… Nesin sen adımı günahla anan; Gölgemin yanında duran Azrail… Ben miyim bu aşkın narında yanan; Böylesi biçare böyle sersefil… Dokunma… Yanmasın parmak uçlarım; Böylesi bin pişman, böylesi aciz… Defter-i Kebirde yazan suçlarım; Bedeli ömrüme koyduğun haciz… Yaz günü saçıma yağan şu karlar… Hicranın yüzümde çizdiği resim; Ne vakit sen yoksan o zaman varlar; Dudaktan dökülen bir iki isim… Ali ALTINLI – 16/09/2012 Saat:17:57 |