SU, SAFİR, SADOMRuhumda taşıyor yüzü, suya bakmak yasak, dokunmak yasaktı değil mi düşünüyorum. Tekrar tekrar unutuyorum. O katil martıyı. Kutupta buzdan rahleye admı yazan penguen ölüyor... öteki kalbe karşı şehrin kötü çocuğuydum yasak şehirlere yabancı üçüncü türden bir Sopihen’ le yazılırdık yasak duvarlara kifayetsiz gülerdik yanmış avuçlarımıza kibritsiz yakardık suda seken düşleri adımız yoktu bizim adresimiz ve dinimiz çünki tanrısız bir ikonduk formatsız şiir yazardık özlediğimizde kör derinliklerden bir sesin dik açısına müstesna tanımsız kanı dudaklarımızda hissetmediğimiz an asılsız ihbardık kendimize avuçlardaki kana bakan İsrafil’ in düşünde ölmek farklıydı, susmak da değildi aslında göç değdiğin kurguda bozulan suflenin sessiz tragedyası insan yüzü Atlantis’ in kalbinde doğrulanırdı kayıp tanrıları arardık karıncaların kalbinde değdiğin noktada kaybolurdu şiir/ şehir güzü oynardık dalını tekeden her yaprakta düşerdik sarı bir geceyle masalın devşirilen alınına nereye gitsek gelirdi, o kalbi ziyanı riya kırık bir kadavra kemiğine atfen şiir kimseyi kast etmiyordum son eski üç kelime Su Safir Sadom ve Suzi Dilara* dedim ya kağıttan elleriyle dokunsun diye her cümle ben en ıslağını seçtim harflerin hak edilmiş infazın mührünü verdim zerdüşt’ e ey siz gölgeme kurşun sıkmayın boşuna vaftiz edimiş cellat yollayın diye boynuma Yuta büyüttüm odamın ortasında CC_ |