Yazık Değil mi Bize?
Ne denir ki buna,
Yaptıklarına diyorum sevgilim... Neden bu kadar çok uğraştın ki, Canımı yakmak için? Yazık değil mi bize? Bitiyoruz, Bir daha hiç başlamamak üzere... Azalıyoruz yavaş yavaş, Kum saati gibi tepe takla olmuş, Usulca döküyoruz kum tanelerimizi... Bitince ne olacak bilmiyoruz, Hatta bilmek bile istemiyoruz... Ama sevgilim... Ama bittik işte! Şimdi ben, Nefes aldıkça batan, Kırık bir kalbi ne yapacağım göğsümde? Suya düşüp telef olan onca hayali, Gitsen de peşinden gelmeyip kalan sevgini, Bıraktığın yalnızlığı bir ömür, Dilimde ve avuçlarımdaki bin ölüm dileğiyle, Ne yapacağım şimdi? Mesela, senden sonra kimi seveceğim ben? Söyle! Sana benzese de yerini dolduramayacak hiçkimse... Beklentim olamayacak mı başkalarından; O’nu andır, o’na benze, o gibi ve hatta o ol diye? Sana "o" demek, Dudaklarımın gözyaşıdır... Olabildiğince kurudur; Sessizce akar Ve kırmızı olmadan kanar... Bittik işte, bittik! Ne denir ki buna? Sevgilim, dudağını onu öpmek yerine, Söylediklerime cevap vermek için kullan biraz da... Biraz daha sor kendine... Yazık değil mi bize? Yazık değil mi verdiğim cana? Bir ölünün, Yaşayanlarından sadece bir fatiha istemesi gibi; Yazdığım sözcükler... Cennete gitmeyeceği malum ama, ’Belki azabım hafifler’ der... Ahmet Kastancı |