Mesafeler Aşkın Sesini Kısar
Sesim yorgun,
Mesela kısık çıkıyor ağzımı her açtığımda. Kabus görüyorum sanki, Bir türlü duyuramadığımdan sana; Söylemek istediklerimi... Susuyorum en çok da, Bağırmak yerine... Dudaklarım güçsüz birer et parçası olarak kalıyor yüzümde, Koparmak istiyorum sonra oradan, İşe yaramıyor diye parçalayıp atmak uzaklara... Yollar var, Ve yıllar var aramızda. Aşk’ın yaşı yok biliyorum, Bu yüzden ağlamıyorum da... Bu dökülenler sadece imkansızlığına aşkın, Bu dökülenler sadece bir kaç damla, Hakkın... Gözümü kapattığım anda beliren hayalin yüzünden, Gözkapaklarımı birbirine dikecek bir terzi arıyorum ben! Bulamıyorum... Sana benzeyen bir kadın yaşamıyor buralarda, Daha doğrusu hiç uğramamış bile bu dünyaya, Daha doğmamış, Bu gidişle de doğmayacak galiba... Mesafeler dokunmama engel sana... Ellerim, Ellerim kuruyor tenine uzak bir coğrafyada. Yeşermesi için, Sesine değmesi yetecekken kulaklarımın... Ne yapıp ne edip, Bir şekilde duymanı istiyorum yine de beni. Kulağına fısıldadıklarımı, Haberci bir meleğin yardımıyla işitmeni... Sevgilim... Ne sevdiğimi, Ne de özlediğimi duyabilirsin... Mesafeler aşkın sesini kısar, Hissetmelisin... Ahmet Kastancı |
cok begendim şiirinizi,
kutlarım,yüreginize saglık..
saygılar..