BERİVAN -IV-
Yağmurdan kaçma, yağmur gücenmesin
düşeni ayağa kaldır ki şair incinmesin!.. I Upuzun uzanırdık raylara, trenler içimizden geçerdi sonra şehirler yenilir, cinayetler başlar, biz neresinden tutunsak orasından kanardı hayat... Bırak sadece senin kanını döksünler Berivan! bizim, yenilmeyeceğimiz aşk boğulmayacağımız deniz hiçbir yalnızlık yoktur kalabalıklaşmayacağımız!.. II Adına tutunurum gecenin cehenneminde ’sokaklar bir yara gibi yürüdükçe kanardı’ herkes birbirinin rendesine sürterken hayatını gözlerinde uçurum taşırdı sancılı pavyon kadınları ’şehvet ve telaş’ içinde... Evet ’sokaklar bir yara gibi, yürüdükçe kanardı’ saçlarından tutularak sürüklenen alkolün dibine vurmuş bir kadının çığlıklarında boğuluyor düşüncem; ’ lan orospu çocuğu yaşamak istiyorum’ diyor, hayatını, anlamını gasp eden sözde delikanlıya... Bir cinayet gibi geçtim hayatlardan aklımda filizlenen adın yazacak ne kalmıştır artık bir hazan üşüyorken içimde Uzak uzaklaşır, yakın yakınlığıyla uzak yalnızlık yalınlığıyla, yalnızlığıyla yalnızdır! III İnsanların içine inilen merdivende bildim cehennemi! acı, kahır ve yalnızlık yeşilim yok, ağrım çok Berivan sana bu ağrıyla sesleniyorum üşüyorum ellerin- düşüyorum saçların yok umudum yok rakım yok, cigaram bitmiş Dağılıp gideceğim toplasan ne kadarı mı toplayabilirsin kalıcı kanıtıyım faili meçhul cinayetlerin... Silinmeyeceğim silinmeyeceğim!.. IV İnsanın küresel yalnızlığında bunlar bir hayat bilgisinin yara izleridir küçümseme Berivan... V Berivan, benzersiz kederlerin iniltisi rutubetli bir aşkın rehinesi kimsesiz bir yara duvara ters asılmış bir resimdir Berivan, ’ismini vermek istemeyen izleyici’ trajedilerin başrol oyuncusu İstanbul’un ortasında boş bir rakı kadehi başkalarının sarhoşluğu sularından dışlanmış bir balıktı o... şarkı söylerdi peşinden koştuğu gitmelerin ardından Berivan, en riskli hayallerin kadını! saçlarında koşardı rüzgar hiç yağmamış yağmur ıslanmamış bir yağmurluktu o... bir gece Taksim’de ölü bulundu, ardında hiçbir ipucu bırakmadan!.. VI Koynunda çırılçıplak yattığım son orospudur bu şehir yüzünüzün yedek parçası yok; yüzünüzü bir akşamın karanlık yüzüyle değiştirin! VII Bir kalbiniz vardır oysa, hep severek kanattığınız kaburgadan kırılmış umutlarınız ve ilk bahar da yaprak döken çığlık-çığlığa bir aşkınız... Mahçup bir yüzünüz vardır, her şeye tanık simsiyah aynalarda ihanetin soğukluğunda buz tutan elleriniz, rakı kokan sözcükleriniz ve bir hüznünüz şiirlere şiirlere emzirdiğiniz.. Elbette bir ömrünüz vardır acıyla irkildiğiniz ve zamanın çarmıhında acıtarak eskittiğiniz.. / Herkesin bir vicdanı vardır, dokunaklı bir ezan sesinde ikiye bölünen.. ve herkesin bir yarası yüreğinin avlusunda kimselere kimselere göstermediği!../ Birdal ERDOĞMUŞ - |