herkesin gidişi ayrıgiderken dar hamam sokağındaki tüm kaldırımları ben boyadım karaya bakır damlarken gök yüzü tren çığlığı yakın tren çığlığı rötarsız sen dolanıyordun elime ayağıma bu yıl beklemeyeceğim göçerleri uzadı eylül zamanlı olmalı ayrılık en iyisi bakırcılar uyanmadan gitmeli sorma nedenini ne kadar odun vermiş binboğalar örs olurken ehil ellere bilinmez o cümbüş ki ekmek desek değil dertleri bu kadar çekiç yarasıyla gidilmez bu nasıl eylülse inadıma yeşeriyor dere söğütleri son yıllarda denk getiremiyorum gitmeleri konaklar da yanmıyor akşamları gün ufalanırken camlarında sen mi çekiyorsun dönenceyi ipinden yoksa ben mi gitmelere acemi hatıra defterinin suya düşmesi gibi yol biçmiş kasabayı tam ortasından kaybettim nerde ağladım nerde bekledim seni güneş kapıya dayanmadan daha da çıplak olmadan bu şehir gitmeli kasım |