Biliyorsun anne Ben gencecik bir delikanlıydım Kına yakacaktık birlikte ellerime Başını tutacaktım halayın Şimdi ellerimde kurumuş kan lekeleri var anne Mendil ve kına yerine
Oysa ne kadar da maharetli derdin ellerime Kalem tutacaktı parmaklarım, Olmadı, bulaştı tetiğe Hain pusularda dolaşmışım habersiz Her saniye, bir adım daha yaklaşmışım ölüme
İnan ölmeyi ben de hiç istemezdim anne Öldürmek de senin oğluna yakışmaz bilirsin Soğuk toprağa sarılmaktan değil sıkıntım Bir tek senin kokunu özledim anne Göz pınarlarının kurumasına dayanamam Dayanamam, ağlama anne…
Bakma şahin çıkışlarına kalleşlerin Bir güvercin yüreğinin çeyreği etmez yürekleri Maşasız yaklaşmazlar, Düşemezler, düşmezler senin gibi ateşe Kemiksiz dillerine bakma sen anne
Her gün onar onar geliyor arkadaşlarım En kalleşi ile yüzleşmişler ölümün En kolayı gazel okumak, gidenin ardından Giden geri gelir mi, gelemiyorum anne
Beni vuranı vurduklarını söylediler İnan içim burkuldu anne Sevinemedim insan olarak Onun da yavuklusu var mıydı acaba Şimdi ne haldedir anne
Burası çok sessiz anne Ne makineli sesleri, ne hamase nutuklar Herkes kendi halinde Paylaşılamayan bir şey yok bu topraklarda Bol bol rahmet gönderilir ölülere
Gülümün kokusu tütüyor burnumda Yüreğinin sesini duyuyorum ölü kulaklarımla Kıyamam gamzelerine süzülen gözyaşlarına Git benim için sarıl, kokla be anne
Kim tutabilir benim gibi ellerinden Gül yüzlü gonca gülümün Belki biraz sen anne Arada kır çiçekleri de götür Bir de mor çizgili tişörtümü ile tuttuğum takımın anahtarlığını Beni koklar gibi koklasın Ve sevebildiği kadar saklasın, kıyamam Su olup serpilsin acılarının üstüne.
Tesellidir aslında amacım anne Hangi yitiş acı düşürmez ki yüreğe Utanılası görenler var hala kardeşliği, barışı Şiddet hangi sevgiyi doğurmuş ki Dünden bugüne anne
Hani hep denir ya “ateş düştüğü yeri yakar” diye Yanmasın desem ne çare anne Ama sen dik dur ne olur, ne olur Toprak at her gün düşen küllerine
Uykum çok ağır anne Kim bilir yazamam belki bir daha Papucu dama atıldı mı kınalının Sarı kız doğum yaptı mı? Adını ne koydunuz anne
Aylardan Eylül değil mi anne Hani sözde barış ayı Siz de Barış diye çağırın danayı anne Bizim anlayamadığımızı belki o anlar Salıver kefin altındaki çayıra Zıplasın, koşsun, oynasın, doya doya…
Muhtar emmiye selam söyle Bekçi Hurşit eriklerini helal etsin Dedim ya Gülüm gülün olsun diye Sımsıkı sarılın ne olur Barut kokusuz, gerçek sevgiye…
Mübarek ellerinden öperim annem Canım hala sende Canım annem…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ANNEYE MEKTUP şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ANNEYE MEKTUP şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.