Ölüme Methiye...
Ölüme Methiye…
Ülfete aşinadır kalbime düşen sızı, Yangınların yurdunda hayatı dinler ölüm. Nicedir adımlarım sokaklara küs diye, Kimsesiz kuytularda iç çekip inler ölüm… Bir veda sabahında göğsümde bin bir acı, Ne melâlden vazgeçer ne beni anlar ölüm... Ya simsiyah bir gece ya da bir tan kızılı, Rüyalarda gördüğüm hep aynı sonlar ölüm… Gidiyorum işte bak güz vurmuş bahçelere, Ömrüm O’nundur diye bana mı küstün ölüm… Al hadi ellerine bir kuş gibi canımı, Korkmam! Sen hep göğsümde gamlı bir süstün ölüm… Yâr adıyla başlayan her cümlemin sonunda, Ben hep O’nu nakşettim sense hep sustun ölüm… Aklıma düştüğünde leyl karası gözleri, Kirpiğime en nemli buseler astın ölüm… Bilmem hangi aynada bıraktım gözlerimi, Ya yaralı bir sükût ya da hep sırsın ölüm… Şirpençeler sararken usulca canevimi, Bırak gönül bahçeme sahibi girsin ölüm… Ruhum kanatlanırken maverâ denizine, Baktım ki başucumda yalnız sen varsın ölüm… Yıllardır yâr uğruna gezdim de şehir şehir, Her derde derman olan sonsuz diyarsın ölüm… YusuF Mescioğlu Yirmialtıağustosikibinoniki. |