senin özlemek dediğin
çaresizliğe karılan eller
artık kalem tutmuyor sevinmiyor mısralar avutmuyor bizleri gün dönerken.. yıkık dökük kalelerin yanından geçerim kuş cıvıltıları bahar güneşinin tüterken gözünde bir sabah içimden bayramlar kalkıyor halaylarla, türkülerle gel sen yine erikler çiçek açtığında sor beni kırların üzerinden mevsimlere yürüyen göçmen kuşlar süzülür gökyüzünde kabartır yüreğini göğsümün bir nefeste dolar ciğerim ciğerim paslanmaz kışlarına alışkındır memleketin kavak ağaçları tüy döker sarı bir sonbahar karşılar arka köyün bağlarını kereviz bahçelerinde utangaç kirpiler gibi adım adım yürüyüp yolalırken yuvama masum bir ceylanın bakışı kurdun gözünde işaretlenir ne kadar masum şu hayatın körpeliği vakitsiz vedalara kavuşmak ölü bir gurbettir içimde son bir defa bakmadan ayrılmak lazım kederinden uzaklaşmak isterim bazen kendimden, son nefesim tüter dağlarında memleketin yağmurlar yağar toprağına yoksa ben seni bunun için mi sevmiştim... 19.08.2012 |