" Çoğu kez senin adını fısıldadım rüzgara "/ Nevi şahsına münhasıran sevdim seni, bir tek gözlerindi umrumda olan / Giderken düşürdüğün gözbebeklerini topladım Bir ırak ülkeden bugün Ve yalnızlığıma dolaşan hasretin şımarmadı ilk kez Sen yoktun Elimin bütün ıslaklığıyla dokundum gözlerime Yalancı baharların yağmurlarına küsüp ağladım mı bilmiyorum En sevdiğim kuş kanatsızdı çünkü Bir masal ülkesinde yeşil sandukalı ölümler bıraktım dağlara Soylu kavgaların akabinde Çoğu kez senin adını fısıldadım rüzgara Kendi adını unutmuş çocuklar gibi Oysa ben turnanın kanadında bir tüy bile değildim Kırdığım yüreğimdi Kanatsız kuşların teleğinden kan damlıyordu Müstevli bakışlarımdan ürpererek sevme beni Gözlerimde kahverengi bir teneşir Göğüs göğüse çarpışarak severim celladımı Kör bir kurşundur yaşamak benimkisi Kıyıda köşede eli yüzü düzgün bir kaç parça hatıranla Her kaldırım kaldırmaz cesedimi Ey kahve bakışlarında bin yıl hatrı olan sevgili Düşürme beni gözlerinden Öyle uzaktan bir masal içine Karanlık sulardan siyah kuşlar geçmiyor artık Turnaların gömleği beyaz Bir tutam kokun var tütün sarısı her dumanda Hasret kalmayı unutmuş yaşlanmayan çocuklar gibiyim Ve bu aşk, sevda treninin uğradığı son istasyonda uyuklar Başımın, kuş tüyü yüreğine gülümsediği mevsimlerdeyim Yağmur yağınca ıslanmayı öğretir ağlamak bana Kurşun yiyince bir anda ölmez eskisi gibi ve bir şair gelir omzuna dökülen hasreti silkeleyerek Sana indirilmiş son sûreyim ben Cennet ayaklarına dolanmasın sevdiğim Gözleri buğulu tebessümler emerim göğüssüz acılardan Güneşi zincire vurduğum zamanlar Seni bulanık sulara atmam asla Sana yarım yamalak bakamam Aklıma girmeden kalbime girdiğin güne eyvallah ---- aras ----- |
Cennet ayaklarına dolanmasın sevdiğim
Gözleri buğulu tebessümler emerim göğüssüz acılardan
Güneşi zincire vurduğum zamanlar
Seni bulanık sulara atmam asla
Sana yarım yamalak bakamam
üstüne söz söyleyemeyeceğimiz satırların sultanıdır şair
baki hayranlığım ile...