" hüzün yüzlü kadın "ihtimal dahilinde uslanmadı bulutlar Sen dahi fevkindeydin yağmurun,ağla hüzün yüzlü kadın ! Hıçkırarak ağla ! ... Masum bir rüzgara kanat çırp bu tanıdık mevsimde Nezaketsiz martılar değmesin gözlerine Islansın yakamozlar mahçuplaşan göz bebeklerinde Sen doyasıya ağla yine de Malum,hasret her gönülde zemheri Ve seyrek bir esintiyle dokunur hep Çekingen karanlıklar gökyüzünde yıldız bırakmaz Ki cömerttir siyah Yaramazca oynaşır göçmen kuşlarıyla Suçlanma geceyi tutamadım diye Uykular Oysa uykular cılız düşlerde sıralı Ben zaten hüzünlerdeydim Senin yüzün zaten buralı Arsız arsız bölünür eskiye dair ne kadar tebessüm varsa dudaklarında Tanıdık gelir bütün sima’lar Sen bakamazsın İstesen de bakamazsın Çıkamazsın acıların şımarıklığından Anlamsız adımlarına gizlenir itibarlı bir sükut Ve suskunluk onurunu paylaşır daima Sakıncasız bir elemdir belki de Hayata tutunamayışı yüreğimizin öylece Belki bıçak sırtı bir sevdanın salıvermesi kendini yalnızken gece Görülen lüzum üzerine İpe çekmesi makus talihini ellerin Yazık,oysa hüzün ne kadar da benimsemişti yüzünü bu sefer Ey hüzünlerin yüzüne en çok yakıştığı kadın ! Bir avuç hüzün serptim yüzüne Yağmur taneleri yadırgamadı gözlerini,haydi gülümse ! Yanağından süzülen damlaların kirliliği ile mutlu ol ! Oysa çirkin olmalıydın Dokunmamalıydı hiç bir acı kanadına Kibirli saçlarının inadına Fısılda sessizliğe tüm asiliğini En son fasılda Aslında, Alçak gönüllü hayaller ne kadar da cimri değil mi ? Tebdili bir sevdaya eyvallah Eyvallah göz yaşımdan kadehe dolan kadın Ve eyvallah,bir mum ışığında titreyip Ardından solan kadın eyvallah... uytun ................ |
tebrık ve saygımla.