ıslaksis bulutu ardındaki kinli şehir gözlerini ağırladı atmaca şeklinde dalıyorum sokağına hedefim aşikar sessizliğin kahve saatim geldi bağışlaya bilirim kirpiğini kafain salgısı uğuştururken kadınlığımı gece uykularım ağırlaştı yastığım kiralık ölülerin hesabına geçti azgın duygularım yabani hislerim geri çekildi işgalin hürmetine susuyorum bir çin lokantasında aynalar korkutuyor kusasım geliyor sabaha karşı küstah sabırları okuyorum ezberimde yanlış noktalar bir izmir treni geçiyor rayından mecalimi kaptı kör kedim şimdi palazlanıyor artçı sarsıntılarım yığma yığın bir kadın yatıyor enkazında nefesi neon gazıyla yıkanmış hırçınlığımı asıyorum kapı arkasına gıcırdıyor as olan antik çağın bitli orospuları çağırıyor aşk kaf dağına sığındı mecburi yolculuk tarihine yabancı kovalamaca ne kadar sürer iblis kaç defa dişler mecnu’nun asasını içsel çamaşırlarımı dikiyorum suni boşalımda şuan kadınsam terbiye ettiğin aklın hatrına kütür kütür içiyorum çayı otlu peynirim sulandı eşyaları sattım halka açık bir pazarda ama zaman saçlarıma düşüyor saklanırken diplerime kırıp atmak imkansız karşıma dikilirken aksin özgürlüğün yaşamın ücretine yetişmiyor bütünlüğüm güçsüzüm sonsuz evrende kanımca kanım donacak bu gün ekşi bir konyağın dibinde idareten ilikliyorum ömrü etime elmacık kemiğim kurtlandı kokusu uzağında haberli habersiz vakitli vakitsiz uğruyorum balkonuna bilmiyorsun eşkiyam o geceden kalma saklı sevişmeler görüyorum kaldırımlar caddeler ıslak... lamour |
kusasım geliyor sabaha karşı
küstah sabırları okuyorum ezberimde yanlış noktalar
bir izmir treni geçiyor rayından
mecalimi kaptı kör kedim
şimdi
palazlanıyor artçı sarsıntılarım
yığma yığın bir kadın yatıyor enkazında
nefesi neon gazıyla yıkanmış
güzel siir cok begendim kaleminze yüreginze saglik selamlarimla