Ağaç AltıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir gün kök salacağız bu dünyaya,
Ne var ki ruhumuz olmayacak!
Gitti ya,
Yıprat kendini, Bitti ya, Yırt at gelmişini geçmişini. Unut dedi ya, O hariç herşeyi unut. Git başkasına, Onun sesi, onun kokusu, On’un ten’i. Başka kiminle aynı şekilde yağacak yağmur, Hangi sonbahar daha güzel geçecek onsuz sence? Sarhoşluğun ne işe yarayacak ki aşk şarabıyla olmadıktan sonra? İkinizin de olduğu bu şehirde binlerce ikiziniz olacak herbirinizin. Kime gitsen, onun sesi, onun kokusu, onun teni, ona ait kimbilir daha neler, sadece ona ait olanları aramayacak mısın, söyle, Bulunmaz Hint Kumaşı gibi. Yaşlandığında bir gün, Yaslandığında bir ağacın gölgesine, Sonsuza dek arayacağın gelecek mi gözyaşın olmaya? Bu, belki de, onun gözlerinde yerin dibine girmek olmayacaktır o zaman. Senin şehrin, senin kokun, senin tenin. Bugün git ve söyle bunu, Hiç kimsenin bir daha o olmayacağını, Ya da onun aslında o koku, o ten olmadığını. İnan daha çok acı vermez onsuzluktan. Cesur değilsiniz işte, Üstelik milyonlarca kişisiniz ! Kes/in ! Ağladıkça, Toprağa inat, Gözyaşlarıyla yeşeren, Sonbaharın yaprakları örtecek bu mezarları. O halde, siz de gömün kalbinize. 28 Ağustos 2011 | Pazar | 13:45 | Kuşadası |
tebrikler,guzeldi..